1. Anasayfa
  2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 1983/7-556 K: 1985/665 T:03.07.1985


Ankara Mukavelesi’nin 8. maddesi uyarınca, Yunan Uyruklu kimselerin İstanbul Mıntıkası dışında bulunan taşınmaz mallarının Mülkiyeti Türk Hükümeti’ne geçer.

TaraFlar arasındaki “tapulama tespitine itiraz” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda,(Mersin Tapulama Mahkemesi)’nce davanın reddine dair verilen 16.5.1985 gün ve 186 – 478 sayılı kararın incelenmesi davacılar vekilleri tarafından istenilmesi üzerine,  Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 14.7.1985 gün ve 642 – 8742 sayılı ilamıyla; (… 1 – Tapulama komisyonu kararının davacı Hazineye tebliğine iliskin belgede tebliğin “gelir daktilosu Hatice’ye yapıldığı yazılıdır”. “7201 sayılı Tebligat Kanununun 13. maddesine gore tebliğ yapılacak kimsenin o sırada calışma yerinde bulunmaması halinde tebliğ orada hazır bulunan Dairenin memur ve müstahdemlerinden birine yapılır. Tebliğ belgesinde Hazine avukatlığında görevli olduğu belirtilmemiş olan gelir daktilosuna yapılan tebliğ geçersizdir. Aynı Konunun 32. maddesi hükmünce geçersiz tebliği ıttıla tarihi tebliğ tarihidir. Davacı Hazine yolsuz tebliği öğrendikten sonra 30 günlük süre aşmamış olmasına göre bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir.

2- Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme yetersizdir. Tapulama tespitlerine dayanak yapılan tapu kaydı ile davacı Ömer’in dayandığı tapu kayıtları yerlerine uygulanmamış nizalı taşınmazlara ait olup olmadıkları saptanmamıştır. Tesbitle birlikte siciller yenileneceğinden. tapu kayıtları da birer delil niteliği taşıdığından o kayıtların nizalı taşınmazlara ait olup olmadığının öncelikle saptanması zorunludur. Davacı Hazine tesbitine dayanağı olan tapu kaydında malik olarak yabancı kişilerin gösterildiğini, bu kişilere ait malların yasalar gereğince Hazineye kaldığını ileri sürmekte, diğer davacı kişiler ise kayden ve tapu dışı satın almaya dayanmaktadırlar. Olayda davacı Hazine ile diğer mümeyyiz davacı kişiler arasında ve kişilerin de kendi aralarında ikili ve üçlü hak çatışmaları meydana gelmiş bulunmaktadır. Bu durumda önce davacı Ömer’e, dayandığı Haziran 1930 gün ve l’ den 45 sıra numaraya kadar olan tapu kayıtlarından hangisine dayandığı sorulup saptandıktan sonra, tapu kayıtlarından anlayan bir uzman bilirkişiye siciller üzerinde inceleme yaptırılmalı, Ömer’in dayandığı kaydın tesbitin dayanağı olan kayıtla bir bağlantısı olup olmadığı, aynı kökten gelen kayıtlar bulunup bulunmadığı yönü araştırılmalı, sonra da bu kayıtlar ve tesbitin dayanağı olan tapu kaydı komşu parsel kayıtlarından yararlanarak yerlerine uygulanmalı, kapsamları ve nizalı taşınmazlara ait olup olmadıkları, Ömer’in dayandığı kaydın da aynı taşınmazlara ait olması halinde kaydın taşınmazın bir payına ait olup olamıyacağı yönü incelenmeli ve hangi kaydın geçerli olduğu tartışılmalıdır.

3- Tesbitin dayanağı olan tapu kaydının nizalı taşınmazlara ait olduğu sonucuna varıldığı takdirde, bu tapu kaydı 1301 günlü sicilde Yunan tebaalı Hacı Kostantin üzerinde iken, Ağustos 321 gün 22 numarada yine Yunan Tebaalı oğlu Hiristes üzerine intikalden sonra ilk kez Aralık 1337 gün 87 – 90 sayılarında intikal ve tedavül görmüş, kayıt kısmen adı geçenin yabancı uyruklu mirasçıları adına ve kısmen de bu mirasçıların satışlarından Türk uyruklu kişiler adına pay tapu kayıtları oluşturulmuştur.

4- Bir kez nizalı taşınmazların köy sınırları içinde bulunmaları tapuya kaydedildikleri günde Köy Kanunu yürürlükte olmadığı için mirasçılarının tapu kaydına dayanan haklarına etkili olmaz. Sonradan yürürlüğe giren Köy Kanunu, daha önce doğmuş bulunan mülkiyet hakkına etki yapmaz. Tapu kaydının mirasçıları üzerinde intikal ettirilmiş olması bu hakkın intikal gününde doğduğu anlamına da gelmez. Köy Kanununun 87. maddesinde miras yoluyla hak iktisabını önleyecek bir hüküm bulunmamaktadır. Bu madde hükmü yabancı uyruklu kişilerin köy sınırları içinde arazi almalarını yasaklamıştır. Satın alma yasağının kanunun yürürlüğünden önce doğmuş olan bir hakkın mirasçı üzerine geçirilmesini de kapsadığı kabul edilemez. Öte yandan 16/Mart/1921 ve 13.10.1921 günlü Kars ve Moskova Muvahedenameleri ile 21.5.1926 günlü protokolün Mersin İli sınırları içinde bulunan yabancı uyruklu kişiler üzerindeki taşınmazların hukuksal statüleri ile bir ilişkileri bulunmamaktadır.

5- Bu durumda uyuşmazlığın çözümünde 17.6.1930 günlü, 1725 sayılı Kanunla onanan 1/Temmuz/1930 gününde yürürlüğe giren Ankara Mukavelenamesi hükümleri ile Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile kayıt maliki yabancı uyruklu kişilerin mensup oldukları Devletler arasında akdedilmiş “ikamet ve adli selahiyet” sözleşmelerinin gözönünde tutulması gerekmektedir. Bir kez Ankara Mukavelenamesi’nin yürürlüğü gününden önce yapılmış bulunan intikal ve satışların geçersiz sayılmaları olanaksızdır. “Kazanılmış hakların ihlal edilemeyeceği” ilkesi hukuk alanında kabul edilmiş olan temel ilkelerden biridir. Bu itibarla Ankara Mukavelenamesi’nin yürürlüğü gününe kadar yapılmış olan intikal ve satışlara değer verilmesi gerekir. Ankara Mukavedenamesi yürürlüğe girmekle, mukavelenin 8. maddesi hükmünce, Yunan tebaasına ait olan, İstanbul Mıntıkası haricindeki taşınmaz malların tam mülkiyeti Türk Hükümetine geçeceğinden mukavelenin yürürlüğü gününden sonra yapılmış olan intikallerle gerek kayda, gerekse tapu dışı satışlara değer verilmesine olanak yoktur. Diğer yabancı uyruklu kişiler üzerindeki tapu kayıtlarına gelince; bunlar hakkında da Türkiye Cumhuriyeti ile o kişilerin bağlı oldukları Devletler arasında akdedilmiş olan muahede ikamet ve adli selahiyet sözleşmelerinin dikkate alınması, böyle bir sözleşmenin bulunmaması halinde de 2644 sayılı Tapu Kanununun 35. maddesi hükmünce mütegabiliyet koşulunun var olup olmadığının yani o Devletlerin mevzuu hukukunda Türk vatandaşlarına taşınmaz mal satın alma hakkının tanınmış bulunup bulunmadığının Adalet bakanlığı aracılığı ile Dış İşleri Bakanlığı’ndan sorulup alınacak karşılık yazıya göre bir karar verilmesi gerekir. Bu davalar çerçevesinde araştırma ve inceleme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı biçimde hüküm verilmiş olması isabetsizdir…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Temyiz edenler:1 – Mustafa varisleri vekili. 2 – Hacı Ömer varisleri vekili. 3 – M. Faik.

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve HUMK: nun 2494 sayılı Yasa ile değişik 438/2. maddesi gereğince taraflardan Hacı Ömer vekilinin duruşma isteğinin reddine karar verilip, dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği gorüşüldu

1- a) Davacı Mustafa, Teodar “mirascılarının 35 payının tamamını, Mersin Noterliği’nin satış vaadi senedi ile kendisi tarafından tapu dışı satın alındığını ve Rus uyruklu Hiristeforus ile İngiliz uyruklu Ethena’nın lerden 2 payının mahkeme ilamıyla adına tescil edildiğini bu paylarının kendi adına tescil edilmesini ve kendisi tarafından kimseye satıs yapılmadığını payın tamamının adına tescilini,

b) Davacı Hacı Ömer varisleri ise, Teodor’un 35 payının kayden kendilerine satıldığını ve tapu kayıtlarının bulunduğu defter ve evrakın yangında yandığını ve bu payın adlarına tescilini,

c) Mustafa Faik, Hiristeforus ve Athena’nın lerden 2 payının yarısının dahi kendisine satıldıgını ve 1 payın adına tescil edilmesinı,

d) Davacı Hazine ise; taşınmazların köyde olduğunu ve yabancı uyrukların köyde taşınmaz mal edinemiyeceğini, özel kanun uyarınca Hazineye intikal eden taşınmazlardaki tüm payların Hazine adına tescil edilmesini talep etmektedirler.

2- Tapu kayıtları ve diğer belgelerle

Dava konusu taşınmazlara revizyon gören Şubat 1301 tarihli sicilden gelen tapu kaydında Yunan uyruklu Mevrumati’nin iken onun ölümü ile Ağustos 1321 tarihli olup çeşitli numaralarda Oğlu Yunan uyruklu Hacı Hiriste Se Do’ya intikal ettiği ve Hacı Hiriste Se Do’nun da 1336 yılında çocuksuz ölümü üzerine tapunun K: evvel 1337 gün ve çeşitli numaralarında 140 pay itibarıyla 35 payının anası Athina, 70 payının eşi Elen ve 5’erden 30 payının Yunan uyruklu kardeşleri Andorya, Yorgi, Elen, Kalyopi, Heremyeri ve Ariantin ile lerden 5 payın kendisinden önce ölen kardeşi Antonaki’nin çocukları Rus uyruklu Kostantiniye, Rus uyruklu Hiristeforos, Yunan uyruklu Aleksandıra, İngiliz uyruklu Athena ve Yunan uyruklu ispironi’ye intikal ettiği ve bunlardan Hacı Hiriste’nun anası olup 85 pay sahibi bulunan Athina’ nın bu payını K: Evvel 1337 gün ve çeşitli numaralarda kızı Eleni’nin oğlu Romanya uyruklu Teodor’a sattığı ve Teodor’un 1947 yılında çocuksuz ölümü üzerine mirasçı olarak kardeşleri; Yunan uyruklu Athina, İsviçre uyruklu Fedon, İtalyan uyruklu Madlen ve yabancı uyruklu olup uyruğu olduğu ülke anlaşılmayan Lui ve Ofemi’ye bıraktığı, diğer yandan kök miras bırakan Hacı Hiriste’nun eşi 70 pay sahibi Eleni, payın Şubat 1927 gün ve çeşitli numaralarda Hacı Ömer Bey kızı Mediha’ya sattığı, keza ortak miras bırakan Hacı Hiriste’nun kızkardeşi Eleni’nin 5 payının da vekaleten oğlu Teodor tarafından T: Evvel 928 gün ve çeşitli sayılarda Yakup ağa Zadı Hacı Ömer Beye satıldığı ve bunlardan Teodor’un kardeşleri 7’şerden 35 pay sahibi Yunan uyruklu Athine, İsviçre uyruklu Fedon, İtalyan Uyruklu Madbn, uyruğu belirlenemeyen LUi ile Ofemi paylarının Mersin Noterliği’nin 20.1.1959 gün ve 1069 sayılı satış vaadi senedi ile Mustafa’ya satıldığı ve kök miras bırakan Hacı Hiriste’nun kendisinden önce ölen kardeşi Antonaki’nin Rus Uyruklu oğlu Hiristeforu ise İngiliz uyruklu kızı Athena’nın lerden 2 payının tapu dışı satışa dayanılarak Mersin Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 17.4.1958 gün ve 1957/1361 E: , 153 K: sayılı kararı ile Mustafa adına tescil edildiği belirtilmektedir.

Bu durumda, uyuşmazlığın;

A) 442 sayılı Köy Kanununun 87. maddesinde açıklandığı üzere; “Türkiye Cumhuriyeti tabiiyetinde bulunmayan gerek şahıslar gerek şahıs hükmünde olan cemiyet ve şirketlerin (eşhası hususiye ve hükmiye) köylerde arazi ve emlak almaları memnudur.”

B), 2644 sayılı Tapu Kanununun 36. maddesinde açıklandığı üzere; “Tahdidi mutazammın kanuni hükümler yerinde kalmak ve karşılıklı olmak şartıyla yabancı hakiki şahıslar Türkiye’de gayrimenkul mallara temellük ve tevatür edebilirler” ve,

C) Yunan uyruklu ve Yunan asıllı kimselerin Türkiye’de taşınmaz mal edinip edinmeyecekleri hakkında 2.11.1964 gün ve 6/3801 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesinin 1. maddelerinde, bu gibi kimselerin Türkiye’deki taşınmazları üzerindeki mülkiyete ve mülkiyetin gayri aynı haklara ilişkin ve bu sonuçları doğuracak biçimde temliki tasarrufların durdurulmasına ve,

D) 10/Haziran/1930 günlü Mübadelei Ahaliye Mütedair Lozan Muahede namesiyle Atina İtilaf namesinin tatbikatından mütevellit mesailin sureti katiyete halli hakkında mukavelenamenin 8. maddesindeki; “Vunan tebaasına ait olup, mübadeleden istisna edilmis olan İstanbul Mıntıkası haricinde koin gayrimenkul malların tam mülkiyeti Turk Hükumeti’ne gececegıne” ilişkin hükümlere,

Ve uluslararası sair mukavele ve sözleşmelere karşılık ilkelerine ve tapu kayıtlarındaki irıtiköl ve satış günlerine göre uyuşmazlığın çözümlenmesi ve kayden ya da tapu dışı hangi payların satışının geçerli ya da geçersiz olduğu yönünde inceleme yapılması gerekmektedir.

O halde;

1- Taşınmazlarca revizyon gören ve tarafların dayandıkları tapu kayıtları ilk oluşturuldukları günden itibaren bütün gittikleri ve iktisap nedenleri, paydaşların adları, pay oranları ve vatandaşlık durumlarını gösterir biçimde eksiksiz olarak getirtilmeli, Andorya, Elen, Kalyopi, Harmiyoni ve Arİantin’in paylarının Ağustos 339 gün ve çeşitli sayılara ne suretle gittiği yönü araştırılmalı, keza 5 pay sahibi Eleni’nin payının T: Evvel 1928 gün ve çeşitli sayılarda Yakup ağa zade Hacı Ömer Beye satışının olup olmadığı ve bu işlemin sözleşmeler müvacehesinde geçerli olup olmadığı ve,

2- Teodor’un kız kardeşleri Ofemi () ile Lili (nin hangi devletin uyruğu olduğu yönü incelenmeli,

3- Rus uyruklu Hiristeforos ile İngiliz uyruklu Athena’nın paylarının Mustafa adına tesciline ilişkin Mersin Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 17.4.1958 gün ve 1957/1361 – 153 sayılı dosyası getirilmeli, o davada Hazinenin taraf olup olmadığı ve sonucuna göre hükmün Hazineyi bağlayıp bağlamayacağı düşünülmeli,

4- T: Evvel 1928 gün ve çeşitli sayılarda Yakup Ağa zade Hacı Ömer’in Eleni payını, kayden iktisabının geçerli ve tespitin dayanağı olan kayıtla bağlantısı olup olmadığı yönü araştırılmalıdır.

5- Diğer yandan davacı Hacı Ömer’in dayandığı Haziran 1930 günlü l’ den 45 sıra numaraya kadar olan tapu kayıtlarından hangisine dayandığı sorulup saptandıktan sonra bu kayıtların tesbitin dayanağı olan kayıtla bir bağlantısı olup olmadığı, aynı kökten gelen kayıtlar bulunup bulunmadığı yönü araştırılmalı ve,

6- Komşu taşınmazlara ait kayıt ve belgelerden yararlanmak suretiyle tüm kayıtların kapsamları ve hangi kaydın geçerli olduğu yönü tartışılmalıdır.

7- 10/Haziran/1930 tarihli Mukavelenamenin 8. maddesi hükmünce Yunan tebası bulunan kimselerin İstanbul mıntıkası haricinde bulunan taşınmaz mallarının tam mülkiyetinin Türk Hükümeti’ne geçeceği, intikaller ile gerek kayden ve gerekse tapu dışı satışlara değer verilmesinin olanaksız olduğu yönleri düşünülmelidir.

8- Yunan uyruklular dışında diğer (İngiliz, Romanya, İtalya, İsviçre, Rusya gibi) uyruklu kişiler üzerindeki kayıtlar ile ortak miras bırakanlarından pay sahibi olanlara gelince; bunlar hakkında Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile o kişilerin tâbiiyetinde bulundukları Devletler arasında muahede ve sözleşmeler akdedilip edilmediği ve akdedilmemiş ise 2644 sayılı Tapulama Kanununun 35. maddesi hükmünce mütekabiliyet ilkesinin var olup olmadığı, mukavele ya da mütekabiliyet ilkesi mevcut ise; o devletin mevzu hukukunda köy sınırları içinde Türk Vatandaşlarına taşınmaz mal satın alma ya da irsen mal intikalinin tanınmış olup olmadığı Adalet Bakanlığı aracılığı ile Dış işleri Bakanlığı’ndan sorulup alınacak karşılık yazı içeriği ve Tapulama Kanununun ilgili hükümleri de gözönünde tutulmalı ondan sonra toplanan bütün deliller birlikte değerlendirilerek varılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.

Mahkemece bu esaslar çerçevesinde bir araştırma ve inceleme yapılmamış olması isabetsiz, diğer davacı kişilerin temyiz itirazları yerindedir.

Sonuç: Davacılar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK: nun 429. maddesi gereğince (BOZULMASINA), 3,7.1985 gününde oybirliği ile karar verildi.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir