Davalı tapuda yapılan satış sözleşmesinin tarafı olduğundan önalım bedelinin tapuda gösterilen değerden daha yüksek olduğunu ileri sürerek bedelde muvazaa iddiasında bulunamayacağı
Taraflar arasındaki ön alım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin … Merkez, … Mahallesi, 159 ada 2 parselde tapuya kayıtlı taşınmazda 5/16 pay sahibi olduğunu, aynı parselde davalıdan önce 11/16 pay sahibi olan … Nakliye Mad. Tic. San. Ltd. Şti.’nin müvekkiline karşı Kütahya 1.SHM’nin 2018/457 Esas sayılı dosyası ile ortaklığın giderilmesi davası açtığını, dava devam etmekte iken taşınmazdaki payını 600.000,00 TL bedelle 16.11.2018 tarihinde davalıya sattığını, ön alım hakkı nedeniyle taşınmazın 11/16 payının müvekkili adına tapuya tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; Kütahya 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2018/457 Esas sayılı dosyası ile ortaklığın giderilmesi davası bulunduğunu ve derdest olduğunu, davacının satışı ortaklığın giderilmesi davasında öğrendiğini, ön alım hakkının kullanılması için gereken 3 aylık hak düşürücü sürenin geçmiş bulunduğunu, dava konusu taşınmazın davacının iddia ettiği gibi 600.000,00 TL bedelle değil 725.000,00 TL’ye satın alındığını, taşınmazın fiilen taksim edilerek kullanıldığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının dava konusu taşınmaza 5/16 hisse ile paylı mülkiyet sahibi olduğu, dava dışı paydaş … şirketinin kendine ait olan 11/16 hisseyi davalıya sattığı ve davacının yasal ön alım hakkını kullanmak üzere bu davayı açtığı, her ne kadar davalı vekili tarafından ortaklığın giderilmesi davası ile davacının satıştan haberdar olduğunu ve davanın hak düşürücü süre içinde açılmadığını söylemiş ise de hak düşürücü sürenin başlaması için noter vasıtasıyla bildirimin kanuni şart olduğu, satış öğrenilse dahi noter bildirimi yapılmadan hak düşürücü sürenin başlamayacağı, buna göre davanın 3 aylık ve satıştan itibaren 2 yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığının anlaşıldığı, keşif esnasında da görüldüğü üzere dava konusu taşınmazın boş arsa olduğu ve fiilen her hangi bir taksim yapılmadan tek parça olduğu, davacının ön alım hakkını kullanmasını engelleyen yasadan ve fiili durumdan kaynaklanan bir engel bulunmadığı, yine bedelde muvazaa iddiasının da dinlenemeyeceği zira kişinin kendi muvazaasını 3 üncü kişilere karşı ileri süremeyeceği, tapudaki satış bedeli ve alıcıya düşen masraf toplamı olan 612.000,00 TL’nin davacı tarafça depo edildiği anlaşılmakla davanın kabulüne; … ili, Merkez ilçesi, … Mahallesi, 159 ada 2 parselde kayıtlı taşınmazda davalı adına kayıtlı olan 11/16 hissenin tapusunun iptali ile davacı adına kayıt ve tesciline, karar kesinleştiğinde depo edilen şufa bedelinin davalı tarafa ödenmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar: İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri ve İstinaf Aşamasındaki Süreç
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davacının dava konusu taşınmazdaki payın satışını ortaklığın giderilmesi davasında öğrendiğinden ön alım hakkını 3 aylık hak düşürücü süreden sonra kullandığını, Yargıtayın yerleşik içtihatlarına göre ortaklığın giderilmesi davası devam ederken ön alım hakkını kullanmak ve yine fiilen taksim edilmiş ve fiilen kullanılan taşınmaz için ön alım hakkını kullanmanın TMK’nın 2 nci maddesi ile bağdaşmadığını, dava konusu taşınmazın ifrazının mümkün olduğunu, taşınmazın 725.000,00 TL’ye satın alınmış olduğu banka dekontları ile ispatlandığından bu miktar üzerinden hüküm kurulması gerektiğini belirterek İlk Derece Mahkemesince verilen kararın ortadan kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile mahkemece mahallinde yapılan keşif sırasında, dava konusu taşınmazın boş arsa niteliğinde olduğu, üzerinde herhangi bir yapı bulunmadığı ve tek bir parça halinde bulunduğunun gözlemlenmiş olması ve yine keşifte dinlenen davacı tanığı …’ın dava konusu taşınmaz için paydaşlar arasında herhangi bir taksim yapılmadığını beyan etmesi sonucunda dava konusu taşınmazda davacı ile davalıya pay satışı yapan … Nakliye Madencilik Tic. ve San. Ltd. Şti.’nin ayrı ayrı kullandıkları yerlerin bulunmadığı, taşınmazda fiili taksim bulunmayıp mahkemenin bu yöndeki kabulünün yerinde olduğu, davalı tapuda yapılan satış sözleşmesinin tarafı olduğundan önalım bedelinin tapuda gösterilen değerden daha yüksek oduğunu ileri sürerek bedelde muvazaa iddiasında bulunamayacağı anlaşıldığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar: Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri: Davalı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde bildirdiği sebeplerle hükmün bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme: Dava ön alım hakkından kaynaklanan tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk: 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 732, 733 ve 734 üncü maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile Bölge Adliye Mahkemesi kararında belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup özellikle Bölge Adliye Mahkemesince kanunun somut olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği anlaşıldığından, istinaf başvurusunun reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiş, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmamıştır.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle; Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370’inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 15.02.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.