Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 24.05.2022 tarih ve 2019/14-798 E., 2022/730 K: sayılı kararında da belirtildiği üzere ön alım hakkının tarım arazisinin davalıya satıldığı tarihte doğduğu ve kullanılabilir duruma geldiğini, bu nedenle tam malik olmayan davacının ön alım hakkını kullanmasının mümkün olamayacağı
Taraflar arasındaki 5403 sayılı Yasa uyarınca sınırdaş tarım arazisi maliki tarafından açılan ön alım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 107 ada 6 parsel, davalının bu taşınmaza komşu 107 ada 5 ve 7 parsel maliki olduklarını, 107 ada 7 parsel sayılı taşınmaz … adına kayıtlı iken 05.02.2019 tarihinde, 107 ada 5 parsel sayılı taşınmaz … adına kayıtlı iken 15.08.2019 tarihinde … ‘a satıldığını, müvekkilinin taşınmazları satın almak istemesini öğrendikten sonra kendisinin satın aldığı bedellerden çok yüksek bedellerle taşınmazları …’a 22.10.2019 tarihinde sattığını, ön alım bedeline esas alınacak miktarlar hesaplanırken tapu kayıtlarında gösterilen muvazaalı bedellerin değil, kötüniyetli olarak satışı gerçekleştiren …’ın taşınmazları satın aldığı gerçek bedellerin esas alınması gerektiğini belirterek, dava dışı …’ın taşınmazları satın alırken gösterdiği gerçek satış bedelleri üzerinden şuf’a bedelinin ve alıcıya ait tapu harç ve masrafların depo edilmesi ile davalı adına muvazaalı olarak tescili yapılan 107 ada 5 ve 7 parselde kayıtlı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; …’a satış nedeniyle yapılan ödemelerin banka dekontu ve alındı belgesi ile sabit olduğunu, davacının 107 ada 6 parsel sayılı taşınmazın tamamına değil, 1/2 hissesine malik olduğunu ve 5403 sayılı Kanunun amacının (toprak bütünlüğünün sağlanamayacak olması) gerçekleşemeyeceğini belirterek, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davanın süresinde açıldığı, davaya konu madde kaldırılsa da geriye etkili olamayacağı, bedelin depo edildiği ve bilirkişi raporunda taşınmazlarda tarımsal bütünlük bulunduğu anlaşıldığından, davanın kabulü ile davalı adına kayıtlı 107 ada 5 ve 7 parsel sayılı taşınmazların tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar: İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri: Davalı vekili istinaf dilekçesinde;
1. Kanun değişikliğinin ivedilikle uygulanması gerektiğini,
2. 107 ada 6 parsel maliki davacının, davanın açıldığı ve satış tarihlerinde 1/2 paydaş olduğunu, bu durumda toprak bütünlüğünün sağlanamayacağını,
3. Bilirkişi raporunun eksik araştırmaya dayalı olduğunu ve resen belirlenecek hususların da dikkate alınması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının 107 ada 6 parsel sayılı taşınmaza 1/2 payla malik iken satışların 22.10.2019 tarihinde yapıldığını, davacının 6 parseldeki diğer 1/2 payı yargılama esnasında 24.01.2020 tarihinde satın alarak tam hisse ile malik duruma geldiğini, emsal mahiyette davaya ilişkin Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 24.05.2022 tarih ve 2019/14-798 E., 2022/730 K: sayılı kararında da belirtildiği üzere ön alım hakkının tarım arazisinin davalıya satıldığı tarihte doğduğu ve kullanılabilir duruma geldiğini, bu nedenle tam malik olmayan davacının ön alım hakkını kullanmasının mümkün olamayacağı anlaşıldığından, başvurunun kabulü ile kararın kaldırılarak esas hakkında yeniden karar verilmesine ve davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar: Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri: Davacı vekili temyiz dilekçesinde;
1. Davacının 1/2 payında hissedar olduğu taşınmazın davacı ve kardeşine ait olduğunu, kardeşinin bu davaya muvafakatinin olup olmadığının mahkemece araştırılması ve gerekirse miras şirketine temsilci atanmak suretiyle sorunun giderilmesi gerekirtiğini,
2. Müvekkilinin, taşınmazın gerçek değerinin çok çok üstünde bir rakamla söz konusu araziye sahip olmayı göze aldığını,
3. Yargılama aşamasında tamamlanan eksiklik dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu ve re’sen gerekli hususların da dikkate alınması gerektiğini belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme: Uyuşmazlık, 5403 sayılı Yasa uyarınca sınırdaş tarım arazisi maliki tarafından açılan ön alım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk: 1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri,
2. 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’nun değişik “Önalım hakkı” kenar başlıklı 8/İ maddesi ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 732-734 üncü maddeleri,
3.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 24.05.2022 tarih 2019/14-798 E: 2022/730 K: sayılı kararı,
3. Değerlendirme
1. Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, yukarıda numarası belirtilen emsal Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı gerekçesi ile aynı gerekçeyle davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle; Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 4.2.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.