1. Anasayfa
  2. Yargıtay 5. Hukuk Dairesi

Yargıtay 5. Hukuk Dairesi E: 1996/735 K: 1996/3479 T: 7.3.1996


Kamulaştırılan taşınmazın kamulaştıran idarenin iradesi dışında SİT alanı içine alınması ve idarenin amacına uygun şekilde diğer parsellerin tespitini de istemesi halinde; idarenin taşınmazı olduğu gibi bıraktığından ve hiçbir işlem yapmadığından bahisle mal sahibinin geri alma hakkı olduğu kabul edilemez.

Taraflar arasındaki Kamulaştırma Yasasının 23. maddesi uyarınca, amacına uygun olarak kullanılmayan taşınmaz malın davacı adına tapuya tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, davanın kabulüne dair verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı İdare vekili yönünden verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla; dosyadaki belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra, gereği görüşülüp düşünüldü: K: Dava, Kamulaştırma Kanununun 23. maddesi uyarınca, kamulaştırma bedelinin kesinleşmesi tarihinden itibaren beş yıl içinde kamulaştırmayı yapan İdarece kamulaştırma amacına uygun hiç bir işlem veya tesisat yapılmaması ve taşınmaz malın olduğu gibi bırakılması nedeniyle geri alınması istemine ilişkindir.

Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki belgelere göre, sağlık ocağı kurulması maksadıyla davacıya ait taşınmaz mal 21.1.1990 tarihinde kamulaştırılmıştır. Belediye Başkanlığı’nın, 11.3.1993 gün, 753 sayılı karşılık yazısına göre, dava konusu taşınmaz mal 21.6.1981 tarihinde imar planından çıkarılarak doğal SİT alanı içerisine alınmıştır. SİT alanına alınma hususunda davalı İdarenin herhangi bir girişimi olmadığı gibi, bu iş davalı İdarenin iradesi dışında yapılmıştır.

Bu itibarla, davalı İdarenin yasal süre içerisinde dava konusu taşınmaz malı olduğu gibi bırakmış olmasından söz edilemez. Esasen aynı amaçla kamulaştırılan parsellerin tesbitinin sağlanması için davalı İdare girişimde de bulunmuş, bu konuda Belediye Başkanlığına 8 Şubat 1983 tarihinde tezkere de yazmıştır. Binnetice olayda Kamulaştırma Kanununun 23. maddesinde söz edilen hiç bir işlem yapılmama unsuru da mevcut değildir. Bu itibarla, geri alma davasının reddi yerine kabulüne karar verilmesi,

Doğru görülmemiştir. SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenle HUMK’nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), 7.3.1996 gününde oybirliğiyle karar verildi.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir