1. Anasayfa
  2. Yargıtay 18. Hukuk Dairesi

Yargıtay 18. Hukuk Dairesi E: 1996/1792 K: 1996/2595 T: 14.3.1996


Tespit davalarında genel kural eda davasının açılacağı hallerde tespit davası açılamayacağı olduğu için, el koyma tarihinin tespiti için açılan davanın reddi gerekir.

Dava dilekçesinde, elkoyma tarihinin tespiti istenilmiştir. Mahkemece, davanın kabulü cihetine gidilmiş; hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği düşünüldü: K: Dava, davalı İdarece yapılan kamulaştırma sebebi ile açıldığı anlaşılan bedel artırım davalarından faiz başlangıcına esas alınmak üzere taşınmaza İdarece el atma tarihinin tespitine ilişkin olup, mahkemece de bu yönde tahkikat icra edilip hüküm kurulmuştur.

Kamulaştırma sebebi ile bedel arttırımı davalarında faiz, Yargıtay uygulamalarına göre bu arttırım davaları ile birlikte istenebileceği gibi, diğer yasal koşullar mevcut ise, bağımsız bir davaya da konu olabilir. Her iki halde faiz başlangıcı, bu davalarda verilecek kararın unsuru olduğundan, iddia ve müdafaa çerçevesi içersinde araştırılıp tespit edilir. Bedel artırımına ilişkin davada faiz istenmiş, veya faiz istemi ayrı bir dava konusu edilmiş; ya da dava açılmamış olsa bile faiz bu hallerin birinde istenebilir ve dava konusu edilebilir ise, faiz başlangıcı, edayı içeren bu davalarda tahkik ve tesbit edilecektir. Eda davasına konu olabilecek veya eda davası içersinde incelenip hüküm altına alınabilen bir hususun tesbit davasına konu edilmesinde davacının hukuki yararı yoktur.

Yargıtay’ın öteden beri yerleşmiş ve istikrar bulmuş uygulamalarına göre, eda davası açılması mümkün olan hallerde davacının tesbit davası açmakta hukuki yararı yoktur. Bu kural karşısında mahkemece görülen başka bir eda davasında, faizin başlangıcı olacak el atma tarihinin belirlenmesi için davacının dava açabileceğine karar verilmiş olması, yukarıdaki açıklamalar karşısında davacıya bu konuda dava açma hakkı bulunduğunun kabulünü gerektirmez ve davayı gören hakimi bağlamaz. O nedenle davanın reddi gerekirken yazılı olduğu şekilde kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.

SONUÇ: Bu itibarla, yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK: nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 14.3.1996 gününde oybirliğiyle karar verildi.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir