1. Anasayfa
  2. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E: 1996/717 K: 1996/806 T: 8.2.1996


Nizalı taşınmazın geleneksel biçimde kullanılagelen mera olup olmadığının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde saptanması gerekir. Bir taşınmazın mera olarak kabul edilebilmesi için o yerle ilgili ya mera tahsis kararı veya kaydının bulunması ya da o yerin başlangıcı bilinmeyen bir zamandan beri eylemli şekilde mera olarak kullanılması gerekir.

Taraflar arasındaki tespite itiraz davası üzerine yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine ilişkin verilen hüküm davalı Hazine tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

KARAR: Kadastro sırasında 109 ada 25 parsel sayılı 8464 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz öncesi hali arazi iken tarla haline getirtildiği ancak zilyetlikle mülk edinme koşulları oluşmadığından tarla niteliği ile Hazine adına tespit edilmiştir. Askı ilan süresi içinde davacı İ… U… belgesizden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine ve dava konusu parselin 4000 metrekarelik (A) bölümünün davacı adına, geri kalan kısmın tespit gibi tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.

Mahkemece davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşulları gerçekleştiği gerekçe gösterilerek davanın kabulüne karar verilmiş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm kurmaya yeterli değildir.

Davacının dayandığı iskanen oluşan tapu kaydının keşfen uygulaması yetersiz olduğu gibi bilirkişi kayıttaki sınırları yeterli biçimde gösterememiş, tanık ve bilirkişi sözleri komşu parsellere ait kayıt ve belgelerle denetlenmemiş, kadastro tespiti sırasında toprak tevzi paftasına göre mera olarak bırakılan kısım içerisinde kaldığı keşiften sonra Kadastro Müdürlüğünün 11.10.1995 tarihli yazılarıyla bildirildiği halde, 4753 sayılı Yasa hükümlerine göre düzenlenen pafta ile kadastro paftası birlikte uygulanıp ablike edilmemiştir. Ayrıca komşu 126 sayılı parselin kadastro tutanağı ile dayanağı kayıt ve belgeler getirtilerek yerine uygulanmamış, Hazinenin iddiası yönünden dava konusu yerin mera olup olmadığı yöntemine uygun biçimde araştırılmamıştır. Bir taşınmazın mera olarak kabul edilebilmesi için o yerle ilgili ya mera tahsis kararı veya kaydının bulunması ya da o yerin başlangıcı bilinmeyen bir zamandan beri eylemli şekilde mera olarak kullanılması gerekir. Meralık iddiası ile ilgili davalarda dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıkların davanın sonucunda yararı bulunmayan komşu köylerden gösterilip seçilmeleri zorunludur. Açıklanan bu konularda gereği gibi araştırma yapılmadan tek bir yerel bilirkişinin soyut içerikli beyanı hükme esas alınması doğru değildir.

O halde komşu 126 sayılı parselin tutanağı ile dayanağı kayıt ve belgeler getirtilmeli, taşınmazın bulunduğu yer ve yöre ile ilgili mera tahsis kararı ve kaydı olup olmadığı sorulmalı, davanın sonucunda yararı bulunmayan komşu köylerden çekişmeli taşınmazı ve çevresini iyi bilen olabildiğince yaşlı, yansız bilirkişiler seçilmeli, taraflardan aynı yönteme göre tanık göstermeleri istenmeli, önceden dinlenen bilirkişi ve tanıklar ile kadastro tespit bilirkişileri ve belirtmelik bilirkişileri tanık sıfatı ile çağrılarak yeniden yapılacak keşifte davacının dayandığı iskanen oluşan tapu kaydı ile tarafların dayandığı diğer kayıt ve belgeler, komşu parsellere ait kadastro tutanakları ve dayanağı belgeler, belirtmelik tutanağı, varsa mera tahsis kararı ve krokisi yerel ve teknik bilirkişi aracılığı ile gereği gibi yerlerine uygulanmalı, 4753 sayılı Yasaya göre oluşturulan pafta ile kadastro paftası ablike edilmeli ve böylece kayıtların kapsamları belirlenmeli, keşfi izlemeye olanak verecek ve çevre parselleri kapsar biçimde birleşik kroki çizdirilmeli, taşınmazın öncesinin ne olduğu, kimlerin ilk defa, hangi tarihte zilyet ettiği, zilyetliğin süresi, sürdürülüş biçimi, zilyetliğin ekonomik amacına uygun olup olmadığı olaylara dayalı olarak bilirkişi ve tanıklardan ayrı ayrı sorulup ayrıntılı biçimde saptanmalı, beyanlar arasında aykırılık doğduğu takdirde giderilmeli, tanık ve bilirkişi sözleri komşu kayıtlarla denetlenmeli, ziraat mühendisi bilirkişiden taşınmazın nitelikleri (bitki örtüsü, toprak yapısı, işleniş tarzı, süresi, öncesinin mera olup olmadığı) yönünden teknik verilere dayalı ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, taşınmazın öncesinin mera olduğunun belirlenmesi halinde kamu malı niteliğindeki meraların zilyetlikle mülk edinilemeyeceği düşünülmelidir.

SONUÇ:Davalı Hazinenin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (BOZULMASINA), 8.2.1996 gününde oybirliğiyle karar verildi.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yorumlar (1)

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir