1. Anasayfa
  2. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E: 2001/10368 K: 2002/882 T.19.2.2002


Bilirkişi ve tanıklar taşınmazın davacılar tarafından hayvan otlatmak ve çayırlarını biçmek suretiyle zilyet ettiklerini söylemişlerdir; yörenin topoğrafik, fiziki yapısı ve konumu ve de hayvancılığın ön planda geldiği bir yerde bu şekilde sürdürülen zilyetliğin iktisap sağlayıcı nitelikte bir zilyetlik olduğunun kabulü gerekir; bir yere ilişkin iki ayrı kaydın varlığı halinde, miktarı itibariyle daha fazla olan kayda değer verileceği genel kural olduğu gibi yargısal uygulamalar da bu yöndedir.

Taraflar arasında görülen tespite itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda; davanın kabulüne ilişkin Ç. Kadastro Mahkemesinden verilen 16.11.1999 gün ve 30/18 sayılı hükmün duruşma yapılması isteğiyle Yargıtay’ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmiş olmakla işin duruşmaya tabi olduğu belirlendikten sonra 19.9.2000 Salı günü için taraflara gönderilen çağrı kağıdı üzerine hükmü temyiz eden davalı Hazine vekili Av. Faik T. geldi, karşı tarafın gelmediği anlaşılmakla duruşmaya başlandı, temyiz isteğinin süresinde olduğu tespit edilmekle hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi, gereği düşünüldü:

Kadastro sırasında 170 ada 1 parsel sayılı 375522 m2 yüzölçümündeki taşınmaz pay tapu kayıtları ile miras yoluyla geçen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeni ile Halil T. ve arkadaşları adına, aynı ada 4 parsel sayılı 1764255.78 m2 yüzölçümündeki taşınmaz ise 1 numaralı parselin kayıt miktar ve belgesiz yüz dönüm fazlalığı olarak Hazine adına tespit edilmiştir. Askı ilan süresi içinde Halil T. ve arkadaşları 1 numaralı parselin yüzölçümünün düzeltilmesi 4 numaralı parselin de tapu ve vergi kaydı, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeni ile kendileri adına tescili için dava açmışlar, ayrı açılan davalar birleştirilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne 1 ve 4 parsel sayılı taşınmazların davacılar adına payları oranında tapuya tesciline karar verilmiş hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz, 170 ada 4 nolu parselle ilgili hükme yönelik bulunmaktadır. Mahkemece, taşınmazın davacıların dayandığı değişmez sınırlı tapu kaydı kapsamında kaldığı ve de zilyetliklerinde olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmişse de varılan sonuç dosya içeriğine ve toplanan delillere uygun düşmemektedir. Bilgisine başvurulan yerel bilirkişiler davacı tarafın dayandığı K: Evvel 1326 tarih 28 nolu ve intikali olan tapu kayıtları ile, 1937 tarih 80 nolu vergi kaydının taşınmaza uygun olduğunu haber verdikleri gibi bu yön mahkemenin de kabulündedir. Uyuşmazlık, kayıtların değişmez sınırlı olup olmadığı ve davacıların zilyetliklerinin iktisap sağlayıcı nitelikte zilyet olup olmadığı yönlerinde toplanmaktadır. K: evvel 326 tarih 28 sıra numaralı ve intikali olan tapu kayıtlarının sınırı doğusu yarmak caddesi, batısı kanlıçayır, kuzeyi eskicami yeri, güneyi musanın çayırı okumakta olup miktarı 275.700 m2, vergi kaydının sınırları doğusu tüysüze bakan tepe, batısı köroğlu taşı, kuzeyi kayşanlı sırtı, güneyi meso çayırı okumakta olup miktarı 45 hektar yani 450 dönümdür. Değişebilir ve genişletilmeye elverişli yazılı sınırlarına göre her iki kaydın kapsamlarının yüzölçümleriyle geçerli olduğunda duraksamamak gerekir. Bu bakımdan mahkemenin aksi yöndeki görüşüne katılma olanağı yoktur. Bilirkişi ve tanıklar taşınmazın davacılar tarafından hayvan otlatmak ve çayırlarını biçmek suretiyle zilyet ettiklerini söylemişlerdir. Yörenin topoğrafik, fiziki yapısı ve konumu ve de hayvancılığın ön planda geldiği bir yerde bu şekilde sürdürülen zilyetliğin iktisap sağlayıcı nitelikte bir zilyetlik olduğunun kabulü gerekir. Taşınmazla öncesi bir bütün olan aynı ada 1 nolu parsel tapu kaydı artı yüz dönüm ilavesiyle 375522.91 m2 olarak davacılar adına tespit edilmiş, bu tespite Hazinenin bir itirazı olmamıştır. Ne tapu ve ne de vergi kayıtlarının sınırlarında meraya yer verilmemiştir. Bir yere ilişkin iki ayrı kaydın varlığı halinde, miktarı itibariyle daha fazla olan kayda değer verileceği genel kural olduğu gibi yargısal uygulamalar da bu yöndedir. Davacıların vergi kaydı maliki Haydari köyünden Nesimi ile olan akdi yada irsi bağlantılarının ne olduğu sorulup açıklığa kavuşturulmamıştır. Bağlantı sağlandığı takdirde davacılar adına tesciline karar verilebilecek miktar vergi kaydı miktarına yüz dönüm ilavesiyle 550 dönüm olacaktır. Açıklanan bu maddi ve hukuksal olgular karşısında mahkemece yapılması gereken iş davacıların vergi kaydı maliki Nesimi ile irsi yada akdi bağlantılarının ne olduğunun araştırılıp saptanması, bağlantının kurulması halinde vergi kaydı esas alınarak temyize konu 4 nolu parselin batı sınırından başlamak üzere 1 nolu parselin miktarı olan 375522.91 m2 çıktıktan sonra kalan 174.477 m2 lik kısmın ifrazen yeni bir parsel numarası altında payları oranında davacılar, geri kalan bölümünün tespit gibi hazine, vergi kaydıyla davacıların bağlantılarının sağlanamaması halinde davanın reddine karar verilmesinden ibarettir. Mahkemece bu yön dikkate alınmaksızın yazılı olduğu üzere taşınmazın tümünün davacı adına tescili yoluna gidilmiş olması doğru değildir.

Sonuç: Davalı Hazinenin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü BOZULMASINA ve Yargıtay duruşması için takdir edilen 6.000.000.-TL Avukatlık ücretinin davacılardan alınarak duruşmada vekil ile temsil edilen davalı Hazineye verilmesine 19.2.2002 tarihinde oybirliğiyle karar verildi

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir