1. Anasayfa
  2. Yargıtay 14. Hukuk Dairesi

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 1983/5352 K: 1983/6819 T: 8.11.1983


Meralar öncesi bilinmeyen bir zamandan beri yada özgüleme kararlarına dayanılarak bir yada bir kaç köy veya kasaba halkının hayvanlarının otlatılmasına yarayan yerlerdir.

(….Meralar, öncesi bilinmeyen bir zamandan beri ya da tahsis kararlarına dayanılarak bir veya birkaç köy veya kasaba halkının hayvanlarının otlatılmasına yarayan yerlerdir. Başka köy halkı, bu Meraya hayvan süremez ve Mera yerleri alınıp sarılamaz, üzerine ağıl ve mandıra ve binalar kurulamaz, bağ kütükleri ve ağaçlar dikilip bağ ve bahçe haline dönüştürülemez. Eğer bu yerlere bina ve ağaçlar ihdas ve tecavüz eden olursa herhangi bir zamanda halk tarafından hedm (yıkma) ve kal ettirebilir. Ekilen arazide olduğu gibi hiçbir kimse tarafından sökülüp ziraata ve harasete (ekincilik, çiftçilik) izin ve ruhsat verilemez ve ziraat eden olursa men olunup her ne vakit olursa Mera olmak üzere ipka olunur. Halk toptan isterse ya da idare (memur) karar verirse, Meradan bir parça ayrılıp tarla yapılamaz. Buralar kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile mülk edinilemez. Bu yerler üzerinde zamanaşımı işlemez (Arazi K: nun 97-100, 78 ve 102. Maddeleri), Arazi Kanunun uyarınca bir yerin Mera sayılabilmesi için, öncesi bilinmeyen zamandan beri bir ya da birkaç köy ve kasaba halkının istifadesine bırakılmış olması lazımdır. Öncesi bilinmeyen zamandan beri kamunun yararından söz edilebilmesi için köyün 1453 yılında İstanbul’un fethi zamanında varolması ya da fethi müteakip kurulan köylerden bulunması gerekir. Daha sonra ve Cumhuriyet devrinde kurulan köylere-muhdes köylere- ise tahsis kararı ile Meralar verilmiştir (Bkz. Dr. Suat Bertan, Ayni Haklar Cilt I sh. 111, İhsan Özmen, Eski ve Yeni Hukukumuzda Gayrimenkul Mevzuatı 1986 sh. 47, 48).

Bu Meralardan, kendilerine tahsis yapılan köy veya köyler ya da kasaba halkı, hiç bir resme veya harca tabi olmaksızın parasız yararlanırlar. Bu yere başka köy halkı hayvan sokamaz. Bir köyün Merasının bir bölümü, köyün sınırları içinde kalsa bile Meradan ilk yararlanma hakkına sahip köyün bu hakları halele uğramaz ve sınırları içinde kalan Meradan diğer köy yararlanamaz.

Ne var ki, Arazi Kanununda Meraların kiraya verilip verilmeyeceğine dair herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Ancak 442 sayılı Köy Kanunun köy gelirleri hakkındaki 17. Maddesinin 12, bendinde köy sınırı içindeki otlaklardan ve Meralardan fazlasının kira parasından söz edilmektedir. Bundan otlak ve Meraların ihtiyaç fazlası olarak tespit edilen bölümünün kiraya verilebileceği sonucu çıkmaktadır. (Bkz. Hukuk Genel K: 18.11.1969 gün ve 1255 E: , 657 K: 17.1975 gün ve 1972/4-1625 E: , 1975/33 K: ilamları).

Ancak her ne surette olursa olsun, Meralık niteliği – tahsis yönü- değiştirilemez. Bunun üç önemli istisnası bulunmaktadır;

a) Bunlardan birisi, 1580 sayılı Belediye Kanununun 70 ve 159. Maddelerinde belirtilmiştir. Bu maddelerin varlığına karşı, Meralar belediyenin özel mülkiyetine dahil olamaz ve belediyeler adına tapuya tescil edilemez. Olsa olsa bu yerlerin tahsis şekli değiştirilebilir ve fakat 3. Şahıslara satılamaz (Bkz. İhsan Özmen, Eski ve Yeni Hukukumuzda Gayrimenkul Mevzuatı, sh. 51 ve 54, HGK: 26.31967 gün ve 1975/1414 E: , 117 K: sayılı ilamı), Diğer taraftan belediye meclisi, Belediye Kanununun 70/11. Maddesi hükmüne göre, Meralık vasfını kaldırarak başka bir amaca tahsisine yetkilidir. Ancak Belediye meclisinin tapuda Mera olarak kayıtlı bir taşınmazı satma yetkisi yoktur. Belediyelere devredilen malların mülkiyeti Devlet’e aittir. Belediye meclisleri mülkiyeti Devlet’e ait olan belediye sınırları içinde Meraların sadece yararlanma ve kullanma şekillerini değiştirebilir. Mesela Meranın tümünü veya bir bölümünü mezbaha, Pazar yeri veya dükkan olarak kullanılmasına karar verebilir. Hiç bir şekilde Merayı özel mülkiyete çevirip satamazlar (14. HD. 10.12.1974 gün ve 3379 E: , 3599 K: vd HGK: 26.31976 gün ve 1975/14-19 E: , 1172 K: sayılı ilamları).

b) İstisnanın ikincisi, daha sonra Anayasa Mahkemesince iptal edilen 1757 sayılı Toprak ve Tarım Reformu Kanunu ile yürürlükten kaldırılan ve yürürlükte olduğu zamanlarda hükümlerinin uygulandığı 4753 sayılı Çiftçiyi Topraklandırma Kanununun 8. Maddesindeki ihtiyaç fazlası olan Meraların tarım arazisi olarak değiştirilebileceğine” ilişkin hükmüdür. (İhsan Özmen, Eski ve Yeni Hukukumuzda Gayrimenkul Mevzuatı, 1986 sh. 73).

c) Üçüncü istisna ise, 3.5.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3194 sayılı İmar Kanunun 11. Maddesinin son fıkrasında; “hazırlanan imar planı sınırları içinde kadastral yollar, meydanlar ile meralar, imar planının onayı ile vasıflarını kendiliğinden kaybederek, onaylanmış imar planı kararı ile getirilen kullanma amacına konu ve tabi olurlar” şeklinde yer almıştır.

Mera ile ilgili uyuşmazlıklarda, onu nezaret ve muhafaza yetkisine sahip olan Devlet ile ondan yararlanma hakkına sahip olan köy ve belediye tüzel kişileri taraf olabilirler (14, Hukuk Devresinin 12.2.1981 gün ve 335 E: , 1099 K:).

Meralar ile ilgili hükümleri böylece özetledikten sonra, bu niteliğinde uyuşmazlık olduğu takdirde bir yerin Mera olup olmadığının nasıl araştırılacağının tespitinde yarar vardır. Bu hususta az yukarda belirtildiği üzere, Meraların nasıl ve ne zaman oluşturuldukları gözönünde tutulacaktır. Diğer taraftan bir taşınmaz, bitki örtüsü ve görünümü itibariyle Mera niteliğinde olsa dahi, bir veya birkaç köy veya kasaba halkının yararlanması için terk ve tahsis edilmedikçe o yer üzerindeki Mera hukukuna dayalı iddia dinlenmez. Meralar arazii metrukeden olduğuna göre; terk ve tahsis koşulu (hukuki unsur) daima gözönünde tutulur. Meralar kamu malı olmakla beraber bu yerlerden herkesin değil, kendilerine terk ve tahsis yapılan köy ve kasaba halkının yararlanma hakkı vardır. Medeni Kanunun 641. Maddesinde sayılan Devletin hüküm ve tasarrufunda olup umumun istifade ettiği sular, kayalar, dağlar, tepeler… ile yine kamu malı olan Meraların hukuki durumlarını birbirine karıştırmamak gerekir. (…)

O halde bir yerin Mera olup olmadığının araştırılması sırasında öncelikle Mera ile ilgili tahsis belgeleri veya ilamları bulunup bulunmadığı, iddia eden taraftan sorulmalı, varsa zemine uygulanmalı, açıklanan şekilde belge olmadığı ve kadim yararlanma hakkına dayanıldığı bildirildiğinde, o zaman 31.1.1965 gün ve 4/8 sayılı içtihadı Birleştirme Kararı uyarınca mülki sınırlar nazara alınmadan, dava sonucundan yararı bulunmayan komşu köylerden çevreyi iyi bilen yaşlı ve tarafsız kimseler arasından seçilecek bilirkişiler aracılığı ile, komşu taşınmazlara ait kayıt ve belgelerden yararlanmak ve bilirkişi düşünceleri böylece denetlemek suretiyle keşif ve uygulama yapılmalı, tarafların aynı yöntemle komşu köylerden göstereceği tarafsız tanıklar arazi başında dinlenmeli, uzman bilirkişiye keşfi ve uygulamayı izlemeye ve infaza elverişli kroki düzenlettirilmeli ve bu suretle Meralardan kadimden beri hangi köyün yararlandığı saptanmalıdır.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir