1. Anasayfa
  2. Yargıtay 1. Hukuk Dairesi

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2012/6306 K: 2012/15536 T: 20.12.2012


İmar parseli hakkında ihyasına karar verilen taşınmazın bulunduğu bölümler yönünden imarla oluşan sicil kaydının iptaline karar verilmeksizin eski hale ihya kararı verilmiş olması doğru olmadığı gibi, ihyaya konu taşınmazın Hazine adına tesciline karar verilmemiş olması da isabetsizdir.

Dava, imar uygulamasının iptali nedeniyle kök parselin ihyası ile hazine adına tescili isteğine ilişkin olup, Seyhan Belediyesi hakkında hüküm kurulmasına yerolmadığına, eski hale ihya isteğinin kabulü ile park alanında kalan bölümünün ihya edilen alandan terkinine dair verilen kararın davacı vekili, davalı Adana Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile dahili davalı Çukurova Belediye Başkanlığı tarafından temyizi üzerine, Dairece; Sicil kayıtlarının illetini teşkil eden idari işlemin idari yargı yerinde iptal edilerek kayıtların dayanıksız hale geldiği ve sicil kaydının yolsuz tescil durumuna düştüğü belirlenmek ve benimsenmek suretiyle davalı Seyhan Belediyesi yönünden hüküm kurulmasına yer olmadığına, diğer davalılar yönünden bilirkişi rapor ve krokisinde gösterildiği üzere eski hale ihya davasının kabulüne karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik bulunmadığı, ne var ki, mahkemece kadastral parsel ihya edildiğine, imar iptali nedeniyle önceki parselin geometrik ve hukuki durumuna dönülmesine karar verildiğine göre 26 m²’lik park alanının da bu kapsama dahil edilmek suretiyle karar verilmesi gerekirken (B) ile gösterilen bu bölümün TMK.’nın 999. maddesinin koşulları bulunmadığı halde terkinine karar verilmesi, ayrıca haklarındaki dava kabul edilen davalı Adana Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve dahili davalı Çukurova Belediye Başkanlığı lehine vekalet ücreti takdiri doğru değilse de anılan hususlar yeniden yargılama yapılmasının gerektirmediğinden hükmün 3.fıkrasındaki;” parselin aynı krokide B harfi ile gösterilen 26 m²’lik kısmının park alanında kalan kısmının ihya edilen alandan terkinine ” ibaresinin ve hükmün 7. fıkrasındaki;”… 1.177.-TL vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalılara verilmesine…” ibaresinin hüküm yerinden çıkartılarak hüküm düzeltilerek onanmış, davacı vekilince karar düzeltme isteğinde bulunulmuştur.

Davacı Hazine, çekişmeli taşınmazda yapılan imar uygulamalarının iptal edildiğini, sicilin dayanaksız hale geldiğini, dava konusu yerin Hazineye ait olduğunu, imar uygulamasından önce taşınmazın sicil kaydının Seyhan Belediyesi adına yapılmasının yanılgıya dayalı olduğunu, esasen ihdas parselinin Hazine adına sicil kaydının oluşturulmasının dağıtım cetvelllerinde öngörüldüğü halde sicilin Seyhan Belediyesi adına oluştuğunu ileri sürmek suretiyle aynı zamanda yolsuz tescile de dayanarak eldeki davayı açmıştır.

Gerçekten de; ihyası talep edilen taşınmazın tescil bildirim beyannamesinde Hazine adına sicilinin oluşturulması öngörüldüğü halde, tescil sırasında hataya düşülerek Seyhan Belediyesi adına sicilin oluşturulduğu teknik bilirkişi raporu, tüm dosya kapsamı ve belgelerle sabittir.

Bu şekilde Seyhan Belediye adına oluşan sicil kaydının TMK’nın 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil niteliğinde olduğu ve iptali gerektiği açıktır. Esasen Hazine’de bu hususu ve aynı zamanda imar işlemlerinin de iptallerini ileri sürerek eldeki davayı açmış ve mahkemece Seyhan Belediyesi hakkında karar verilmesine yerolmadığına, eski hale ihya isteğinin kabulüne karar verilmiştir.

Sicil kayıtlarının illetini teşkil eden idari işlemi idari yargı yerinde iptal edilerek kayıtların dayanıksız hale geldiği ve sicil kaydının yolsuz tescil durumuna düştüğü belirlenmek ve benimsenmek suretiyle davalı Seyhan Belediyesi yönünden hüküm kurulmasına yer olmadığına, diğer davalılar yönünden bilirkişi rapor ve krokisinde gösterildiği üzere eski hale ihya davasının kabulüne karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur.

Ne var ki; imar parseli hakkında ihyasına karar verilen taşınmazın bulunduğu bölümler yönünden imarla oluşan sicil kaydının iptaline karar verilmeksizin eski hale ihya kararı verilmiş olması doğru olmadığı gibi, ihyaya konu taşınmazın Hazine adına tesciline karar verilmemiş olması da isabetsizdir.

Öte yandan; imar işleminin idari yargıda iptal edilmesiyle işlemin kapsadığı tüm uygulamalar iptal edilmiş sayılacağı gözetilmeksizin teknik bilirkişinin krokisinde (B) harfi ile gösterilen 26 m2′ lik kısmın terkinine karar verilmiş olması doğru olmadığı gibi, dava kabul edildiği halde, yargılama giderlerinin bir bölümünün davacı Hazine üzerinde bırakılmış olması ve davalı belediyeler yararına avukatlık ücretinin hüküm altına alınmış olması da isabetsizdir.