1. Anasayfa
  2. Yargıtay 1. Hukuk Dairesi

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2012/4585 K: 2012/15073 T: 13.12.2012


İmar parseli hakkında imarla oluşan sicil kaydının iptaline karar verilmeksizin eski hale ihya kararı verilmiş olması ve Hazine adına tescil yönünde hüküm kurulmamış olması da yerinde olmadığı gibi, ihya isteği kabul edildiği halde yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılması da doğru değildir.

Dava, imar işleminin iptali nedeniyle kök parselin ihyası suretiyle Hazine adına tescili, mümkün olmadığı takdirde bedel isteğine ilişkindir.

Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu taşınmazın öncesinde tescilsiz alandan ihdasen Hazine adına tescil edildiği ve Seyhan Belediyesince başka bir çok parselle birlikte 37 nolu imar düzenlemesine tabi tutulduğu, daha sonra aynı bölgede Adana Büyükşehir Belediyesi tarafından imar düzenlemesi yapıldığı, her iki imar uygulamasının idari yargı yerinde iptal edilerek, idari yargı kararlarının kesinleştiği, dava konusu yerin yargılama sırasında yeni kurulan Çukurova Belediyesi sınırları içinde kalması üzerine anılan Belediyenin de davaya dâhil edildiği görülmektedir.

Davacı Hazine vekili, çekişmeli taşınmazda yapılan imar uygulamalarının iptal edildiğini, sicilin dayanaksız hale geldiğini ileri sürerek, imar öncesi duruma dönülmesi ve ihdasen oluşan parselin yeniden Hazine adına tescili, mümkün olmaz ise tazminat istekli eldeki davayı açmıştır.

Mahkemece, Seyhan Belediyesi hakkında karar verilmesine yerolmadığına, diğer davalı Belediyeler yönünden husumet yokluğundan davanın reddine, eski hale ihya isteğinin kabulüne karar verilmiştir.

Hemen belirtmek gerekir ki; sicil kayıtlarının illetini teşkil eden idari işlemin idari yargı yerinde iptal edilerek kayıtların dayanıksız hale geldiği ve sicil kaydının yolsuz tescil durumuna düştüğü belirlenmek ve benimsenmek suretiyle eski hale ihya isteğinin kabulüne karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur.

Ne var ki; dava dilekçesinde çekişme konusu kök parselin son imar uygulaması ile 4898 ada 3 nolu imar parselinde kaldığı iddia edildiği halde, mahallinde yapılan uygulama neticesinde teknik bilirkişinin dava konusu ihdas parselinin 4898 ada 2 nolu imar parseline isabet ettiğini bildirdiği, ancak Seyhan 1. Bölge Tapu Sicil Müdürlüğü’nün evrak arasına sunulan 11.03.2008 tarihli yazısında 4898 ada 2 parselin tapu kaydına rastlanmadığının belirtildiği, diğer taraftan; tüm dosya kapsımından, anılan parselin 03.11.1998 tarihinde düzenleme ile oluştuğu ve 10.08.2007 tarihinde yeniden imar görerek kaydının kapandığının anlaşılması karşısında, çekişme konusu yerin Adana Büyükşehir Belediyesince 2007 yılında yapılan son imar düzenlemesinde geometrik olarak hangi imar parseli içinde kaldığı husususun kuşkuya yer bırakmayacak şekilde kesin olarak ortaya konulmadan ve bu husustaki çelişkiler giderilmeden eksik inceleme ile yetinilmek suretiyle sonuca gidilmiş olması doğru değildir. Öte yandan; davanın açılmasına davalı Adana Büyükşehir Belediyesi ile Seyhan Belediyesi’nin yapmış oldukları işlemlerin sebep olduğu, çekişme konusu bölümün yargılama sırasında yeni kurulan Çukurova Belediyesi sınırları içerisine dahil edilerek Seyhan Belediyesi ile ilgisinin kalmadığı, ancak anılan Belediyenin yapmış olduğu işlemlerden halefiyet ilkesi gereği Çukurova Belediyesi’nin sorumlu olduğu halde, davalı Adana Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile Çukurova Belediye Başkanlığı yönünden husumet yokluğundan ret kararı verilmiş olması isabetsizdir.

Diğer taraftan; imar parseli hakkında imarla oluşan sicil kaydının iptaline karar verilmeksizin eski hale ihya kararı verilmiş olması ve Hazine adına tescil yönünde hüküm kurulmamış olması da yerinde olmadığı gibi, ihya isteği kabul edildiği halde yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılması da doğru değildir.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir