1. Anasayfa
  2. Danıştay 6. Dairesi Kararları

Danıştay 6. Dairesi E: 1998/6273 K: 1999/6359 T: 9.12.1999


3194 sayılı yasanın 18. Maddesi ile 2981 sayılı yasanın 10. Maddesi uyarınca belediyelerin kapanan yollar nedeniyle kendi adlarına parseller oluşturmasının mümkün olmadığı, belediyenin kendi adına ne şekilde parsel oluşturduğu hususunun araştırılarak yeniden karar verilmesi gerekir, öte yandan taşınmazların satışının önlenmesi için tapu kayıtlarına tedbir konulması isteminin adli yargı yerince karara bağlanması gerekir.

İstemin Özeti: Kayseri İdare Mahkemesinin 5.5.1998 günlü, E: 1997/764, K: 1998/353 sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu öne sürülerek bozulması istenilmektedir.

Tetkik Hakimi Sedef Polat’ın Düşüncesi: Temyiz isteminin reddi ile mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

Savcı Tülin Özgenç’in Düşüncesi: … ili, … ilçesi, … Mahallesinde davacının maliki olduğu… ada …. …. ve … parsel sayılı taşınmazları da kapsayacak şekilde 3194 sayılı Yasanın 18. maddesi uyarınca yapılan imar uygulaması işleminin iptali istemiyle açılan dava sonucunda, idare mahkemesince davanın reddi yolunda verilen kararın temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Parselasyon işlemi sırasında imar planı ile öngörülmüş olan park, otopark, yeşil saha ve umumi hizmet alanlarının sağlanması için düzenlemeye giren kadastro parsellerinin %35’ine karar kısmının düzenleme ortaklık payı olarak bedelsiz alınabileceği yasa gereğidir. Ancak parselasyon sonucu belediyenin kendi adına parsel oluşturması ve şahıs arazilerinden daha fazla düzenleme ortaklık payı alması mümkün değildir.

Dosyanın incelenmesinden, davacı tarafından belediyenin düzenleme ortaklık payı olarak alınan yerlerden kendi adına hisse oluşturduğu ve bu hisselerin satış işlemlerini gerçekleştirmek için izale-i şüyu davası açtığı iddia edildiğinden ve bilirkişi raporunda da bu hususlara değinilmediğinden, mahkemece parselasyon sonucu belediye adına ne suretle hisse oluşturulduğunun ve bu hisselerin satışının söz konusu olup olmadığının, satılmışsa neden satıldığının araştırılarak bunun sonucuna göre yeniden karar verilmesi gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile temyize konu Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA Karar veren Danıştay 6. Dairesisince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:

Dava, …. … İlçesi, … Mahallesi, … ada, …. …. … parsel sayılı taşınmazları da kapsayan alanda 3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesi uyarınca yapılan parselasyon işlemine ilişkin 9.3.1995 günlü, 302 sayılı belediye encümeni kararının iptali ile taşınmazların satışının engellenmesi için tapu kayıtları üzerine tedbir konulması istemiyle açılmış, idare mahkemesince, mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapor ile dosyadaki bilgi ve belgelerin birlikte incelenmesinden, parselasyon işlemine tabi tutulan taşınmazlardan yasal oranda düzenleme ortaklık payı alındığı, daha önce ifraza tabi tutulan taşınmazlardan yapılan terkinin dikkate alındığı, kadastral parsellerin olduğu yerde oluşturulan imar parsellerinden tahsis yapıldığı, davacının mevzuat uyarınca korunması gereken yapısının bulunmadığı anlaşıldığından, dava konusu işlemde mevzuata aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.

3194 sayılı İmar Kanunu’nun 18. maddesinin 2. fıkrasında, “Belediyeler veya valiliklerce düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların dağıtımı sırasında bunların yüzölçümlerinden yeteri kadar saha, düzenleme dolayısıyla meydana gelen değer artışları karşılığında “düzenleme ortaklık payı” olarak düşülebilir. Ancak, bu maddeye göre alınacak düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların düzenlemeden önceki yüzölçümlerinin yüzde otuzbeşini geçemez” 6. fıkrasında, “bu fıkra hükümlerine göre, herhangi bir parselden bir defadan fazla düzenleme ortaklık payı alınamaz. Ancak, bu hüküm o parselde imar planı ile yeniden bir düzenleme yapılmasına mani teşkil etmez” hükmü yer almış, İmar Kanunu’nun 18. maddesi uyarınca Yapılacak Arazi ve Arsa Düzenlemesi ile İlgili Esaslar Hakkında Yönetmeliğin “Düzenleme Ortaklık Payı Oranına Ait Esaslar” başlığını taşıyan 11. maddesinin 2. fıkrasında da “Evvelce yapılan düzenlemeler dolayısıyla düzenleme ortaklık payı veya bu maksatla başka isimlerde bir pay alınmış olan arazi veya arsalar bu ortaklık payı hesabına katılmaz” ifadesine yer verilmiş bulunmaktadır.

Yukarıda belirtilen yasa ve ilgili yönetmelik hükümlerinin değerlendirilmesinden, daha önce yapılan düzenleme sırasında meydana gelen değer artışları karşılığında düzenleme ortaklık payı veya başka bir isim altında pay alınmış arsa veya arazilerden, yeniden yapılan parselasyon işlemi nedeniyle ikinci defa düzenleme ortaklık payı alınamayacağı sonucuna ulaşılmaktadır.

Parselasyon işlemi sırasında imar planı ile öngörülmüş olan park, otopark, yeşil saha ve umumi hizmet alanlarının sağlanması için, düzenlemeye giren kadastro parsellerinin %35’i oranındaki kısmının düzenleme ortaklık payı olarak bedelsiz alınması mümkündür. Ancak, kamu alanlarına ayrılan yerler toplamından kapanan kadastral yollar gibi alanların miktarı düşüldükten sonra kalan miktarın parselasyona giren parsel maliklerinden eşit oranda alınması gerekir. 3194 sayılı Yasanın 18. maddesi ile 2981 sayılı Yasanın 10. maddesi uyarınca belediyelerin kapanan yollar nedeniyle kendi adına parseller oluşturması ve böylece parselasyona tabi tutulan taşımazlardan daha fazla düzenleme ortaklık payı alması mümkün değildir.

Dosyanın incelenmesinden, dava konusu parselasyon işleminden daha önce uyuşmazlık konusu taşınmazı da kapsayan alanda parselasyon işlemi yapılıp yapılmadığı, belediyenin parselasyon işlemi sonucu kendi adına ne şekilde hisse tahsis ettiği anlaşılmamaktadır.

Bu durumda, 1985 tarihinde uyuşmazlık konusu taşınmazı da kapsayan alana ilişkin olarak yapılan işlemin parselasyon mu, ifraz işlemi mi olduğu, eğer parselasyon işlemi ise daha sonra imar planı değişikliği yapılıp yapılmadığı, davalı belediyenin kendi adına ne şekilde parsel oluşturduğu hususlarının araştırılarak yeniden karar verilmesi gerekmektedir.

Davacının tapu kayıtlarına tedbir konulmasına ilişkin istemine gelince, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 101. maddesindE: hakimin iki taraftan birinin istemiyle davanın açılmasından önce veya sonra ( bu maddede sayılan ) dört hal ve şekillerde ihtiyati tedbirler ittihazına karar verebileceği, bu maddenin 1. bendinde de, menkul ve gayrimenkul malların aynı münazaalı ise bunun taciz veya yediadle tevdiine karar verebileceği hüküm altına alınmıştır.

Bu durumda taşınmazların satışının önlenmesi için tapu kayıtlarına tedbir konulması isteminin adli yargı yerince karara bağlanması gerektiğinden tapu kayıtlarına tedbir konulmasına ilişkin istem açısından davanın bu kısmının 2577 sayılı Yasanın 15/1-a bendi uyarınca görev yönünden reddi gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle Kayseri İdare Mahkemesinin 5.5.1998 günlü, E: 1997/764, K: 1998/353 sayılı kararının bozulmasına, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 9.12.1999 gününde oybirliğiyle karar verildi.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir