1. Anasayfa
  2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 1992/187 K: 1992/295 T:6.5.1992


Kumluk, sazlık, bataklık vb. taşınmazlar kural olarak devletin hüküm ve tasarrufu altında olsa da özel bir yasa ile izin verilmesi durumunda üzerlerinde özel mülkiyet kurulabilir.

Taraflar arasındaki “tapu iptali ve tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; S. 3. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 22.5.1989 gün ve 42-418 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine;

Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 12.6.1990 gün ve 2913-8304 sayılı ilamı:  (.. Gerek 4753 sayılı Yasa uyarınca dağıtıma tabi tutulan dava dışı taşınmazlar için oluşturulan tapu kayıtlarının gerekse köy tüzel kişiliği adına mera olarak özgülenen yere ait kayıt ve haritanın dağıtım ve özgüleme dışı bırakılan arazi özellikle dava konusu taşınmaz yönünü kumluk, büyük dere boğazı, sazlık, bataklık okuduğu tartışmasızdır. Çekişmeli taşınmazın toprak karakteri, taban suyu, bitki örtüsü gibi niteliğinin belirlenmesine ilişkin raporlardaki bulgulardan özel mülkiyete konu yerlerden olmadığı da açıkça anlaşılmaktadır. Bu yön idari soruşturma evrakı ile yerel bilirkişi ve tanıkların andlı anlatımları içeriği ile de duraksamaya meydan bırakmayacak biçimde tümden doğrulanmış ve kanıtlanmıştır.

Kaldı ki kadastro (tapulama) tespitinden sonra taşıma toprakla yöredeki kamu malı arazi yapısının değiştirilmeye çalışıldığı da bir gerçektir.

Bilindiği üzere kumluk, sazlık, bataklık niteliğinde bulunan bu tür taşınmazlar kural olarak devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu için özel mülkiyete konu edilemez. Ancak, 5516 sayılı Yasa ya da başka özel bir Yasa çerçevesinde Hazinece bu Yasalarda öngörülen şekilde gerekli izin verilmesi veya özgüleme yapılması ve Yasa gereğinin yerine getirilmesi durumunda bu taşınmazlar üzerinde özel mülkiyet kurulabilir. Temelde özel mülkiyete konu edilemeyecek bir taşınmaz hakkında her nasılsa sicil oluşturulması bu yerin özde temsil edilemeyecek yerlerden olduğuna ilişkin hukuksal durumunu ve kamu malı niteliğini değiştiremez.

Hal böyle olunca, davanın kabul edilmesi gerekirken reddedilmesi isabetsizdir..)gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Karar: Dava konusu 135 parsel sayılı taşınmazın, batı yönünde bulunan taşınmaz 144 dönüm miktarlı olarak 1954 yılında Hazine adına tescil edilmiş ve bu yer 696 ve 697 parsel halinde köy tüzel kişiliği adına mer’a olarak tahsis edilmiştir. Hazine adına oluşturulan 1954 tarihli tapu doğu yönde, dava konusu 135 parselin de doğusunda bulunan Büyükdere Boğazını hudut okumaktadır. Kaydın krokisi ise doğu hududunu kumluk göstermektedir. Gerçekten mer’a olarak tahsisli 697 parsel ile çekişmeli 135 parsel arasında, krokide kumluk olarak gösterilen sahada yine gerçek şahıslar adına tapulamaca zilyetliğe dayalı olarak tespit ve tescile karar verilmek suretiyle sicil oluşturulmuş ancak, Hazinenin açtığı dava sonucu bu yerler hükmen Hazineye geçmiştir. Çekişmeli 135 parsel sayılı taşınmazın bilirkişi raporlarının içeriği itibariyle deniz taraçası olduğu, belirli oranlarda iri, orta, ince killi ve silikli kumdan oluştuğu açıkça anlaşılmaktadır. Bu tür toprak karakterine haiz kumluk taşınmazın kazandırıcı zamanaşımı yolu ile iktisap edilemeyeceği kuşkusuzdur. Ayrıca bir an için imar-ihya ile bunun mümkün olabileceği düşünülse bile taşınmazda Yasanın güttüğü amaca uygun biçimde bir imar ve ihyanın varlığından söz edilebilmesi de olanaksızdır. O itibarla, davanın kabulü gerektiğine işaret eden ve Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi doğru değildir. O halde usul ve yasaya uygun bulunmayan direnme kararı bozulmalıdır.

Sonuç: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, 6.5.1992 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.