1. Anasayfa
  2. Yargıtay 6. Hukuk Dairesi

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E: 2007/6086 K: 2007/7625 T: 18.06.2007


Dava, tahliye taahhüdü nedeniyle kiralananın tahliyesine ilişkindir. Mahkemece kiralananın tahliyesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı vekili dava dilekçesinde davalı şirketin A. Marina ve Yat İşletmeleri AŞ. bünyesinde R. Eğlence Merkezi’nde bulunan 265 no’lu işyerinde kiracı bulunduğunu, taraflar arasında 01.07.2003 tarihinde yenilenen sözleşmenin 3., 17. maddesinde “kiracı kiralanan mecuru özelleştirme yüksek kurulunun özelleştirme ile ilgili kararından itibaren 3 ay içerisinde tahliye edeceğini peşinen kabul ve taahhüt eder” hükmüne yer verildiğini bu hükmün 6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları hakkındaki Kanun 7/a maddesi anlamında tahliye taahhüdü niteliğinde olduğunu, özelleştirme yüksek kurulunun 31.01.2005 tarih ve 2005/18 no’lu kararı ile müvekkil şirketinde aralarında bulunduğu Ataköy tesislerinin özelleştirildiğini ve bu kararın 03.02.2005 tarih ve 25715 Sayılı Resmi Gazetede yayınlandığını, davalı kiracıya bu karar nedeniyle kiralananın 3 ay içinde tahliye edilmesinin bildirildiğini ileri sürerek kiralananın tahliye taahhüdü nedeniyle tahliyesini istemiştir.

Davalı vekili ise özelleştirmenin kiralayan şirketin bir kısım hisselerinin belli bir süre ile başka birisine kiralanması şeklinde olup kiraya veren tüzel kişinin değişmediğini, taahhüdün geçersiz olduğunu 6570 Sayılı Kanunun 9. maddesine göre kiracı aleyhine değişiklik yapılamayacağını, davanın süresinde açılmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Taraflar arasında düzenlenen 01.07.2003 başlangıç tarihli ve üç yıl süreli sözleşme konusunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşmenin 3., 17. maddesinde “kiracı kiralanan mecuru özelleştirme yüksek kurulunun özelleştirme ile ilgili kararından itibaren üç ay içerisinde tahliye edeceği peşinen kabul ve taahhüt eder” hükmüne yer verilmiştir. Şarta bağlı tahliye taahhüdü Borçlar Kanunu’nun 149. maddesine göre geçerlidir. Şart gerçekleşmiş ise taahhüt hüküm ifade eder. Ancak tahliye taahhüdünün açıkça belli ve muayyen bir tarihi içermesi gerekir. Sözleşmenin 3., 17. maddesi belli ve muayyen bir tarihi içermediğinden bu tahliye taahhüdüne değer verilemez. Bu nedenle davanın reddi gerekirken, yazılı gerekçeyle hüküm kurulması doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir