1. Anasayfa
  2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 2005/3897 K: 2005/4230 T: 6.6.2005


Taşınmazın öncesinin kadim mera olduğunun ve meradan elde edildiğinin kabulü ile davanın reddine karar verilmesi gerekir. Dava dilekçesinde gösterilen ve itiraza uğramayan değer üzerinden vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken, keşifte tespit edilen ve eksik nispi harcı ikmal edilmeyen değer üzerinden davacı yararına vekâlet ücretine hükmedilmiş bulunması da doğru değildir.

Selim H. ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Kulu Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 19.04.2005 gün ve 678/268 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi Hazine temsilcisi tarafından süresinde istenilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

Davacı vekili, Toprak Tevzi Komisyonunca Hazine adına tarla niteliğiyle tespit edilen 1356 sayılı parselin tapu kaydının kısmen iptali ile vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.

Davalı Hazine temsilcisi, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, kazanma koşullarının davacı yararına gerçekleştiği görüşünden hareketle davanın kabulüne karar verilmesi üzerine; hüküm, Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik, muristen intikal ve taksim hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK: nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır.

Mahkemece, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğiyle taşınmaz edinme koşullarının davacı yararına gerçekleştiğini gerekçe göstererek davanın kabulüne karar verilmiş ise de, 1356 tablendikatif ve 234 belirtmelik parsel numaralı dava konusu taşınmaz 1962 yılında yapılan Toprak Tevzi Komisyonu çalışmaları sırasında Hazine adına tarla niteliğiyle tespit edilmiş ve 03.01.1963 tarih 732 sıra numarası ile tapu oluşmuştur.

İşgalci olarak Ramazan Hancı gösterilmiştir. Toprak Tevzi Komisyonunun bölgede yaptığı çalışmalar sırasında Mustafa oğlu Kalender H. adına kayıtlı 1936 tarih ve 1273 tahrir nolu vergi kaydı 1356, 1357 ve 1358 tablendikatif sayılı parsellere uygulanmış, vergi kayıt miktarı kadar 1358 tablendikatif sayılı parsel ile Ramazan Hancı’ya verilmiş olup, vergi kayıt miktar fazlası 1356 ve 1357 sayılı parseller ile Hazine adına tarla niteliğiyle belirlenmiştir. Vergi kaydının batı hududu hali okuması nedeniyle kayıt miktar fazlasının Hazineye verildiği anlaşılmaktadır.

Vergi kaydı kapsamında kalan 1356, 1357 ve 1358 sayılı parsellerin güney ve güneybatısında sığır yolu ile 1331 numaralı mera parseli eylemli olarak yer almaktadır. Batıda görülen sığır yolu 2770 tablendikatif numaralı parsel ile “göl” olarak tespit edilmiştir. Bu yönde aynı zamanda eylemli olarak yer alan 1355 sayılı mera parseli bulunmaktadır. Vergi kaydının batı hududu hali okuduğuna ve bu yönlerde eylemli mera yer aldığına göre, “hali tabirinin” mera anlamında kullanıldığının kabulü gerekir.

Kayıt kapsamında kalan her üç parselin kuzey tarafında da 1355 numaralı mera parselinin uzantısı yer almaktadır. Taşınmazların üç tarafı eylemli merayla çevrili bulunduğuna, vergi kaydının da bu yönü mera okuduğuna göre, bu kayıt hukuken malikini ve mirasçılarını bağlamaktadır.

Böylece, 1356 ve 1357 sayılı taşınmazların 1963 yılından önce kadim meradan açılarak elde edildiğinin, bu nedenle Hazine adına tarla niteliğiyle yazıldığının ve öncesinin mera olduğunun da kabulü gerekmektedir. Keşifte dinlenen yerel bilirkişi beyanı da yukarıdaki somut olguları doğrulamaktadır. Saptanan bu hukuki ve somut olgular karşısında, taşınmazın 1963 yılından öncesinin kadim mera olduğunun ve meradan elde edildiğinin kabulü ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle kabulüne karar verilmiş bulunması usul ve yasaya aykırıdır. Kabul şekline göre de, dava dilekçesinde gösterilen ve itiraza uğramayan değer üzerinden vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, keşifte tespit edilen ve eksik nispi harcı ikmal edilmeyen değer üzerinden davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmiş bulunması da doğru değildir.

Sonuç: Davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görüldüğünden kabulü ile yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle ve HUMK: nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 06.06.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir