1. Anasayfa
  2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 2003/6156 K: 2003/6107 T: 6.10.2003


Tapusuz taşınmazın, tmk 713/1. Maddesi hükümlerine dayalı tescil isteği olmakla; bu hükümlere göre, bir yerin tapuya tesciline karar verilmesi için; diğer kazanma koşulları yanında, taşınmazın niteliği itibariyle kazanılmayı elverişli yerlerden olması gerekir.

a. ile Hazine ve Y. Köyü Muhtarlığı aralarındaki tescil davasının kabulüne dair K: Sulh Hukuk Hakimliğinden verilen 28.1.2003 gün ve 154/31 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

Davacı, dava dilekçesinde mevkii ve sınırları yazılı taşınmazın kazanmayı sağlayan 20 yıldan fazla zilyetlik nedeniyle adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.

Davalı Hazine vekili, taşınmazın köy merasından açma olduğunun, davacı hakkında meraya elatmaktan ötürü kamu davası açıldığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

Mahkemece, kazanma koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Mahkemece, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Dava, tapusuz taşınmazın, TMK: nun eski 639/1, yeni 713/1. maddesi hükümlerine dayalı tescil isteğidir. Bu hükümlere göre, bir yerin tapuya tesciline karar verilmesi için; diğer kazanma koşulları yanında, taşınmazın niteliği itibariyle kazanılmayı elverişli yerlerden olması gerekir. Tapu Sicil Müdürlüğüne yazılan teskereye verilen cevapta taşınmazın bulunduğu çalışma alanında kadastro faaliyetlerinin geçtiği, ancak, tescil konusu taşınmazın bulunduğu bölümün kadastro görmediği açıklanmıştır. Bu cevap, taşınmazın bulunduğu yerde kadastro görüp görmediğini belirlemek bakımından yeterli değildir. Taşınmazın teknik bilirkişi tarafından düzenlenen krokisi eklenmek suretiyle yeniden bu hususun kadastro müdürlüğünden sorulması, tespit dışı bırakılma tarihi ve niteliğinin sorulması, tespit dışı bırakılma tarihinden dava tarihine kadar kazanma süresinin geçip geçmediğinin araştırılması zorunludur.

Bu tür davalarda kazanmayı sağlayan zilyetliğin kanıtlanması gerekir. Zilyetlik olayları; maddi olaylardan olup, yerel bilirkişi, tanık sözleri ve benzeri delillerle kanıtlanabilir. Somut olayda, yerel bilirkişi ile tanık olarak davalı köy muhtarı dinlenilmiştir. Yerel bilirkişinin sözleri kazanma bakımından yeterli değildir.

Davada taraf durumunda bulunan köy temsilcisinin beyanları da menfaat çatışması nedeniyle nazara alınmaması gerekir. Davacı, dilekçesinde, tanık deliline dayandığına göre; tanıklarını liste halinde vermek üzere süre ve imkan tanınması, Hazine vekili taşınmazın köy merasından açıldığını ve davacı hakkında kamu davası açıldığını ileri sürdüğüne göre: bu işe ait dava dosyasının sorulması, getirtilip dosya arasına konulması, ondan sonra yerel, teknik ve ziraatçı bilirkişi aracılığıyla taşınmaz başında keşif yapılması, yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın niteliği, mera olup olmadığı, davacı hakkında meraya elatmaktan ötürü açılan kamu davasına ait dosyanın dava konusu taşınmaza uygulanması, mahkumiyete ilişkin bir hüküm ise kesin hüküm olarak uyuşmazlığın çözümünde nazara alınması, mera ise böyle bir yerin zilyetlikle kazanılmayacağının düşünülmesi, köy orta malı mera değil ise davacının zilyetliğinin başlangıcı süresi ve sürecinin kendilerinden sorulması, ondan sonra uyuşmazlık hakkında hüküm kurulması gerekmektedir.

Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK: nun 428. maddesi hükmü uyarınca BOZULMASINA, 6.10.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir