1. Anasayfa
  2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 2003/5515 K: 2003/5630 T: 19.9.2003


Bir gayrimenkulün orman olmayan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen yerlerden olduğu tespit edilmişse de, bu yerin para ve emek harcanarak ihya edilmesi ve ihyanın tamamlanmasından gayrimenkulün tapuya tescil edildiği tarihe kadar yirmi yıldan fazla süre ile şartlara uygun olarak kullanılmış olması lazımdır.

Ö ile Belediye Başkanlığı aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair S. Asliye Hukuk Hakimliği’nden verilen 4.2.2003 gün ve 168/63 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

Davacı vekili, 729 parsel kapsamında kalan takriben 5 dönümlük bölümün kazanmayı sağlayan 50 seneyi aşkın zilyetlik nedeniyle iptal edilerek vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.

Davalı Belediye vekili, dava konusu taşınmazın kazanılamayacak yerlerden olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

Mahkemece kazanma koşullarının oluştuğu gerekçesiyle teknik bilirkişi tarafından düzenlenen krokide B harfi ile gösterilen 5257.66 m2 yere ait tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmesi üzerine hüküm davalı Belediye vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava konusu taşınmaz bölümünü kapsayan 729 parsel, 29.9.1986 tarihinde 2981 ve 3290 sayılı Kanun hükümleri uyarınca tesis edilmiştir. Davalı Belediye vekili taşınmazın tapuya kaydedildiği tarihten dava tarihine kadar hak düşürücü sürenin geçtiğini savunarak öncelikle davanın bu sebeple reddine karar verilmesini istemiştir. 729 parsel, İmar Kanunları uyarınca tapuya tescil edilmiş bulunduğuna göre 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3. maddesinde belirtilen sürenin bu olaya uygulanması mümkün değildir. Bu şekilde tesis edilen kayıtlara karşı süreye bağlı olmaksızın her zaman iptal ve tescil davası açılması mümkündür. Davalı Belediye vekilinin bu yöne ilişen savunması yerinde görülmemiştir. Ne var ki, mahkemece yapılan inceleme ve araştırma hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır.

Kadastro Müdürlüğünün 19.6.2002 günlü karşılık yazısında dava konusu taşınmazın 1963 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında taşlık ve çalılık olması nedeniyle tespit dışı bırakıldığı bildirilmiştir. Davacı zilyetliğe dayanarak iptal ve tescil isteğinde bulunmuş, yerel bilirkişi ve tanıklar imar ve ihya olgusu hakkında bir açıklamada bulunmaksızın davacı ve miras bırakanının taşınmazın tapuya tescil tarihinden önceki kazanmayı sağlayan zilyetliğinden haber vermişler, ziraatçi uzman bilirkişide imar ve ihyası tamamlanmış kültür arazisi niteliğinde olduğunu açıklamıştır.

Taşlık ve çalılık niteliğiyle tespit dışı bırakılan bir yer kural olarak TMK: nun eski 741, yeni 715. maddeleri kapsamında kalan devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden sayılır. Böyle bir yerin kazanılması ancak imar ve ihya yolu ile mümkün olabilir. Az öncede açıklandığı üzere yerel bilirkişi ve tanıklar imar ve ihyadan söz etmemişler iseler de, ziraatçı uzman bilirkişi ihyasının yapıldığını bildirmiştir. Bu açıklamalar karşısında imar ve ihya yolu ile kazanma olanağını getiren 3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesindeki koşulların araştırılıp belirlenmesi, bu maddedeki tüm olumlu ve olumsuz koşulların yerine getirilip getirilmediğinin araştırılması gerekir.

Taşınmazın orman sayılmayan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen yerlerden olduğu belirlenmiş ise de, böyle bir yerin para ve emek sarf edilmek suretiyle ihya edilmesi ve ihya olgusunun tamamlandığı tarihten taşınmazın tapuya tescil edildiği tarihe kadar 20 yıldan fazla süre ile koşullarına uygun olarak kullanılmış olması gerekir. Taşınmaz 1998 yılında imar planı içerisine alındığı için aynı maddenin son fıkrası diğer koşullar oluşmuş ise kazanmaya engel teşkil etmeyecektir. Ne var ki, yukarıda ayrıntılı olarak belirtildiği üzere ihya olgusunun yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise tamamlandığı tarihten tapuya bağlandığı tarihe kadar kazanma süresi ve koşullarının geçip geçmediğinin araştırılması gerekmektedir.

Sonuç: Davalı Belediye vekilinin temyiz itirazları bu bakımlardan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 19.9.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir