1. Anasayfa
  2. Yargıtay 7. Hukuk Dairesi

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 2003/3437 K: 2004/210 T: 29.1.2004


Dava konusu taşınmazın geçmişte mera olduğu tanık beyanından anlaşıldığından ve aynı zamanda kayıtlara göre meraya sınırı bulunduğu cihetle; öncelikle köy işleri il müdürlüğünden yörede mera tashihi yapılıp yapılmadığının saptanılması, varsa mera tahsis haritası ve dayanağı belgelerin getirtilmesi, bu konuda keşif yapılarak uzman bilirkişilerce rapor düzenlenmesi ve mahallinde tanık ifadelerine de başvurulması suretiyle gereken incelemenin yapılması ve böylece toplanacak delillerin değerlendirilmesi gerekir.

Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı hazine tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşılmakla, dosya incelendi. Dosyadaki belgeler okundu. Tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi, gereği görüşüldü:

Kadastro sırasında 109 ada 35 parsel sayılı 9612,09 m2 yüzölçümündeki taşınmaz zilyetlikle kazanma koşullarının oluşmadığından söz edilerek hazine adına tespit edilmiş, beyanlar hanesinde de parsel üzerindeki incir ağaçlarının K: , A. ve R. ile E: ‘ye müştereken ait olduğu gösterilmiştir. Davacı K: bağışlamaya ve zilyetliğe dayanarak dava açmıştır. Mahkemece davanın kabulüne taşınmazın davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm davalı hazine tarafından temyiz edilmiştir.

Mahkemece dava ve temyize konu taşınmaz üzerinde davacı yararına 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesinde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçesi ile davanın kabulüne, taşınmazın davacı adına tesciline karar verilmiştir. Ne var ki yapılan uygulama ve araştırma hüküm kurmaya yeterli değildir. Kadastro tespit tutanağında kullanıcılarının zilyetlik şartların oluşmadığından söz edilerek taşınmaz hazine adına tespit edilmiştir. Ancak keşifte dinlenilen bilirkişi ve bir kısım davacı tanıkları davacı yararına kazandırıcı zamanaşımı ile taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği bildirmişler, davacı tanıklarından H. ise taşınmazın geçmişte mera olduğunu ifadesinde bildirmiştir. Aynı keşifte komşu 34 nolu parsele uygulanan vergi kaydının güney hududunda mera okuduğu saptanılmıştır. Ne var ki, yöntemine uygun mera araştırması yapılmamıştır. Öte yandan mahkemece tespit tutanağındaki olgu ile keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve bir kısım davacı tanıkları beyanı ile çelişki doğduğu gözardı edilmiş bu çelişki giderilmemiştir. Öyle ise öncelikle köy işleri il müdürlüğünden yörede mera tashihi yapılıp yapılmadığı saptanılması, varsa mera tahsis haritası ve dayanağı belgeler getirtilmeli, yeniden mahallinde konusunda uzman teknik bilirkişiler huzuru ile keşif yapılmalı, elverdiğince yaşlı komşu köyler halkından seçilecek tarafsız yerel bilirkişiler ve tespit tutanağında imzası bulunan bilirkişiler ile taraflarca aynı yöntemle gösterilen tanıklar taşınmaz başında ayrı ayrı dinlenilmeli, taşınmazın geçmişi, niteliği, davacının zilyetlik durumu ayrıntılı bir şekilde bilirkişi ve tanıklardan sorulmalı, beyanları arasında aykırılık yöntemine uygun şekilde giderilmeli, mera tahsis haritası uygulanmalı, teknik bilirkişiye keşfi izlemeye bilirkişi sözlerini denetlemeye elverişli açıklamalı kroki düzenlettirilmeli, ondan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmelidir. Noksan soruşturma ile karar verilemez. Bu nedenlerle davalı hazinenin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 29.1.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir