1. Anasayfa
  2. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E: 1992/6595 K: 1992/7379 T:30.06.1992


Türk mahkemelerinde dava açan yabancı gerçek ve tüzel kişiler, yargılama ve takip giderleriyle karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılamak üzere mahkemenin belirleyeceği teminatı göstermek zorundadırlar. Tahdidi mutazammın kanun hükümleri yerinde kalmak ve karşılıklı olmak şartı ile yabancı hakiki şahıslar Türkiye’de gayrimenkul mallara temellük ve tevarüs edebilirler.

Zisis i1e İstanbul Vakıflar Başmüdürlüğü arasındaki veraset davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

1- Türk mahkemelerinde dava açan yabancı gerçek ve tüzel kişiler, yargılama ve takip giderleriyle karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılamak üzere mahkemenin belirleyeceği teminatı göstermek zorundadırlar” (2675 sayılı K: m. 32). Davacı yabancı bir devlet tabiiyetindedir. 2675 sayılı Kanunun 32/2. maddesi şartları araştırılarak, şartlar oluşmamışsa teminat alınması gerektiği düşünülmeden yargılamaya devam edilmesi doğru bulunmamıştır.

2- “Tahdidi mutazammın kanuni hükümler yerinde kalmak ve karşılıklı olmak şartı ile yabancı hakiki şahıslar Türkiye’de gayrimenkul mallara temellük ve tevarüs edebilirler” (Tapu Kanunu m. 35). Kanun karşılıklılık esasının ne şekilde belirleneceğini açıklamamıştır. Türk Yabancılar Hukukunun genel ilkelerinden olan karşılıklı işlem (mütekabiliyet) esası, en az iki devlet arasında uygulanan ve her birinin ülkelerinde diğerinin vatandaşına aynı mahiyetteki hakları karşılıklı tanımlarını ifade eder. Bu ilke anlasma ile tanıma yanında, iç mevzuat bakımından bir engel koymama biciminde yazılı hukukta yer alabilir. Ancak en onemli nokta 28.5.1927 günlu, 1062 sayılı Kanunda ıfade edildiği üzere idari karar veya istisnai kanunlarla Türk uyruklular bakımından mülkiyet haklarının kısmen veya tamamen sınırlanıp sınırlanmadığının, daha açık bir ifade ile fiili durumun belirlenmesidir. Yabancı ülke MEVZUATINDA BİR ENGEL OLMAMAKLA BERABER TÜRK VATANDAŞLARININ O ÜLKEDE TAŞINMAZ MAL EDİNMELERİ ŞU VEYA BU BİÇİMDE FİİLEN ENGELLENİYORSA, Tapu Kanununun 35. maddesinde acıklanan edinme engelinin bulunmadığını soylemek mümkün değildir.

Öte yandan, edinilecek taşınmaz malın bulundugu yer bakımından da durumun araştırılması gerekir. Mesela yabancı ulke kendi sahillerinde gayrimenkul edinmeyi yalnızca kendi vatandaşlarına hasretmisse, bizım mevzuatımız bakımından engel olmasa bile sahildeki taşınmaz malın yabancı tarafından edinilebileceği kabul edilemez.

Tüm bu yönler gözetilerek yetkili mercilerden (Dış İşleri Bakanlığı’ndan) davacının tabiiyetinde bulunduğu ülke MEVZUATI ve uygulanan fiili durum sebebi ile Türk vatandaşlarının taşınmaz mal edinmelerine engel bulunup bulunmadığının araştırılması gerekir. Yalnız hukuki durumu belirleyen belgeler hükme esas alınamaz (Y. 2. HD.nin 9.4.1991 günlü, 3398/5857 sayılı kararı). Bu yönler gözetilmeden eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.

Sonuç: Temyiz edilen hükmün gösterilen sebeple (BOZULMASINA), 30.6.1992 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.