1. Anasayfa
  2. Yargıtay 18. Hukuk Dairesi

Yargıtay 18. Hukuk Dairesi E: 2014/4798 K: 2014/9250 T: 27.05.2014


Ortak taşınmazda kat mülkiyeti kurulması yoluyla ortaklığın giderilmesine karar verilebilmesi için taşınmazda kat mülkiyetine konu olmaya elverişli yapı bulunması gerekir.

Davacı dava dilekçesinde, üzerinde yapı bulunan ve tarafların paydaş olduğu … ada … parsel sayılı taşınmazın aynen taksiminin mümkün olmadığını ileri sürerek ortaklığın satış yoluyla giderilmesini istemiş, dava açıldığı tarihte paydaş olan davalılar ise aynen taksimin mümkün olduğundan bahisle bu durum gözetilerek ve kat mülkiyeti kurulmak suretiyle paydaşlığın giderilmesine karar verilmesini istemişler, yapılan yargılama sonucunda Şişli 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 09.11.2004 tarih, 2003/1336 Esas-2004/1567 Karar sayılı kararı ile taşınmazın satış yoluyla ortaklığının giderilmesine karar verilmiştir.

Bu kararın davalı tarafça temyizi üzerine Dairemizin 09.06.2005 gün ve 2005/3934 Esas- 2005/6070 Karar sayılı ilamı ile davalı tarafın taşınmazda kat mülkiyeti kurulmasını istediği gözetilerek buna ilişkin yetersiz araştırma ve eksik inceleme nedeniyle satışa karar verilmesi doğru görülmediğinden bozulduğu, dava dilekçesinde ortaklığın satış yoluyla giderilmesini isteyen davacının bu kez tapudaki hisse miktarlarının değişmesi nedeniyle aynen taksimin mümkün olduğu gerekçesiyle talebini 01.03.2006 tarihli dilekçe ile aynen taksim suretiyle ortaklığın giderilmesi istemine çevirdiği, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda binada kat mülkiyeti kurularak ortaklığın giderilmesinin imkansız olduğu gerekçesiyle Şişli 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 30.12.2009 gün ve 2006/395 Esas-2009/1679 Karar sayılı kararı ile yine taşınmaz ortaklığının satış suretiyle giderilmesine karar verilmiştir.

Bu kararın da Dairenin 05.10.2010 gün ve 2010/7915 Esas-2010/12517 Karar sayılı ilamı ile (21.07.1997 gün 97/2913 günlü röleve proje varsa paydaş muvafakatları istenmeden, zemin ve bodrum katta gerçekleştirilen değişikliklerin varsa projeye uygun hale getirilmesi için davacıya yetki verilmeden) yetersiz araştırma ve eksik inceleme ile satış suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verilmiş olmasının yanlışlığı nedeniyle hükmün tekrar bozulduğu, mahkemece bozma ilamına uyularak araştırma yapıldığı sırada yürürlüğe giren 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Kapsamında dava konusu taşınmaz üzerindeki binanın 09.07.2013 tarihli yıkım ruhsatına istinaden yıkıldığı, mahkemece taksime konu binanın ortadan kalktığı ve davanın bu nedenle konusuz kaldığı gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.

Ancak; Dosyadaki bilgi ve belgelerden ve özellikle tapu kaydı içeriğinden, dava konusu taşınmaz üzerindeki binanın 6306 sayılı Yasa kapsamında yıkıldığı ancak anataşınmazın zemininin (arsanın) mevcut olduğu ve tarafların halen müşterek malik sıfatıyla paydaş oldukları, taşınmazdaki ortaklığın sona ermediği anlaşılmıştır. Kat Mülkiyeti Yasası’nın 10. maddesinin son fıkrası hükmü uyarınca ortak taşınmazda kat mülkiyeti kurulması yoluyla ortaklığın giderilmesine karar verilebilmesi için taşınmazda kat mülkiyetine konu olmaya elverişli yapı bulunması gerekir. Somut olayda, dava konusu taşınmaz üzerindeki yapının Dairemizin bozma kararlarından sonra yıkılması nedeniyle kat mülkiyeti kurulması yoluyla ortaklığın giderilmesinin mevcut durumda mümkün olmadığı, anılan Yasa hükmünde öngörülen kat mülkiyetine elverişlilik koşulunun artık bulunmadığı, ancak taşınmazın zemini üzerindeki ortaklığın devam ettiği gözetilerek, Türk Medeni Kanunu’nun aynen taksim kurallarını düzenleyen hükümleri dikkate alınarak mahkemece dava konusu arsanın paydaşlar arasında aynen taksim suretiyle ortaklığın giderilmesinin mümkün olup olmadığı araştırılarak, bilirkişi kurulundan da bu konuda ek rapor alınması, aynen taksimin mümkün olmaması halinde davacı ve davalılardan mevcut duruma göre satışı isteyip istemedikleri hususunda beyanları da alındıktan sonra oluşacak sonuca göre davanın esası hakkında karar verilmesi gerektiği düşünülmeden davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 27.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir