7221 sayılı Kanunun 6. maddesi ile getirilen 5 yıllık hak düşürücü süreye ilişkin düzenlemenin, yasanın yayım tarihinden önce kesinleşmiş imar planı ve parselasyon planlarına karşı dava açma süresini beş yıl olarak sınırlandırdığı biçiminde yorumlanamayacağı, bu durumda parselasyon işlemi tebliğ edilmemiş ise, davacıların işlemi öğrendiğinin ispatlanamaması halinde, davacıların dava konusu işlemi öğrenme tarihinin dava dilekçesinde belirttikleri tarih olarak kabul edilmesi davanın esası hakkında karar verilmesi gerektiği
İSTEMİN KONUSU: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ : Dava konusu istem: Muğla ili, Datça ilçesi, … Mahallesi, … ada, … sayılı parseli kapsayan alanda yapılan ve Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığının … tarih ve … sayılı kararı ile onaylanan Datça ilçesi, … Mahallesi 1/1000 ölçekli uygulama imar planının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; 3194 sayılı Kanun’un 8’inci maddesine eklenen hüküm gereği kesinleşen imar planları veya parselasyon uygulamalarına karşı kesinleşme tarihinden itibaren her halde beş yıl içinde dava açılması gerektiği, anılan Kanun değişikliği ile daha önce kesinleşmiş planlar için geçici madde ile istisna öngörülmediği için bu dava henüz açılmadan yürürlüğe giren söz konusu Kanun hükmünün esas alınması gerektiği, uyuşmazlık konusu imar planının 2005 yılı sonunda kesinleştiği, olayda, uyuşmalık konusu imar planlarına ilişkin imar uygulamasının henüz yapılmadığı, dolayısıyla imar planına ilişkin uygulama işleminin de bulunmadığı anlaşıldığından, 2577 sayılı Kanun’un 7’nci maddesini son fıkrasında yer alan hükmün uygulanmasının da mümkün olmadığından, mezkûr düzenleme gereğince, kesinleşen imar planlarına karşı her halde 5 yıl içerisinde dava açılması gerekirken bu süre geçirildikten sonra açılan bu davada süre aşımı nedeniyle davanın esasını inceleme imkanı bulunmadığı sonucuna varılarak reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının özeti: Düzenleyici işlem niteliğinde olan imar plânlarına karşı son ilân tarihini izleyen günden itibaren altmış gün içinde doğrudan ya da ilân süresi içinde yapılan itirazın reddine yönelik işlemin tebliğ tarihinden itibaren aynı süre içinde dava açılabileceği, bununla birlikte, 3194 sayılı Kanun’un 8. maddesine eklenen hüküm gereği, kesinleşen imar planları veya parselasyon uygulamalarına karşı kesinleşme tarihinden itibaren her halde beş yıl içinde dava açılması gerektiği, olayda, 15.11.2005 tarihinde onaylanan dava konusu imar planlarının kesinleşmesinin üzerinden yukarıda anılan yasa hükmünde öngörülen 5 yıllık süreden daha uzun bir zamanın geçtiği dikkate alındığında, bakılan davanın süresinde açılmadığı, her ne kadar, davacı tarafından, imar durum belgesinin düzenlenmesi üzerine görülmekte olan davanın açıldığı anlaşılmış ise de, planın kesinleştiği tarihten itibaren 3194 sayılı Kanunda öngörülen 5 yıllık sürenin geçirilmesinden sonra imar durum belgesinin istenilmiş olmasının ve bu istem üzerine belge düzenlenmiş olmasının yeniden dava açma süresi başlatmayacağı sonucuna ulaşılarak davanın süreaşımı nedeniyle reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında sonucu itibariyle isabetsizlik görülmemiştir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, 29/10/2021 tarih ve 31643 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 85 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 1. maddesi uyarınca, 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin Altıncı Kısmının Dördüncü Bölümünün başlığı “Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği” şeklinde değiştirildiğinden davalının Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yerine Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı olarak belirlenerek, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY : Muğla ili, Datça ilçesi, … Mahallesi, … ada, … sayılı parselin maliki olan davacı tarafından, 01.12.2020 tarihinde davalı Datça Belediye Başkanlığına yapılan başvuru ile parselin imar durum belgesinin istenildiği, 03.12.2020 tarihli imar durum belgesinin 20.01.2021 tarihinde tebliğ edilmesi üzerine, imar durum belgesinin dayanağı olan ve Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığının … tarih ve … sayılı kararı ile onaylanan Datça ilçesi, … Mahallesi 1/1000 ölçekli uygulama imar planının iptaline karar verilmesi istemiyle 10.02.2021 tarihinde bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
İLGİLİ MEVZUAT: 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 7.maddesinde, ilanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresinin ilan tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı, ancak bu işlemlerin uygulanması üzerine ilgililerin düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açabilecekleri hüküm altına alınmakla, ilanı gereken düzenleyici işlemler yönünden ilgililere uygulama üzerine dava açma olanağı tanındığı tartışmasızdır. Aynı Kanunun 11. maddesinin dava konusu işlemin tesis edildiği tarhteki halindeki ilk üç bendinde ise, ilgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılmasının, geri alınmasının, değiştirilmesinin veya yeni bir işlem tesis edilmesinin üst makamdan, üst makam yoksa işlemi tesis etmiş olan makamdan idari dava açma süresi içinde istenebileceği, bu başvurunun, işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durduracağı, başvuruya altmış gün içinde cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, isteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması durumunda ise dava açma süresinin yeniden işlemeye başlayacağı ve başvurma tarihine kadar geçen sürenin de hesaba katılacağı hükme bağlanmıştır.
Öte yandan, 14.02.2020 tarih ve 7221 sayılı Kanunun 6. maddesiyle 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 8. maddesine, “Kesinleşen imar planları veya parselasyon planlarına karşı kesinleşme tarihinden itibaren her halde beş yıl içinde dava açılabilir” hükmü eklenmiştir. 20.02.2020 tarih ve 31045 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 7221 sayılı Yasanın 38.maddesinin 1.fıkrasının (a) bendinde de, “Bu Kanunun; a) 6 ncı maddesiyle 3194 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin sonuna eklenen paragrafın birinci cümlesi hükümleri 1/7/2020 tarihinde” yürürlüğe gireceği hüküm altına alınmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
7221 sayılı Kanunla 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 8. maddesine eklenerek 20.02.2020 tarih ve 31045 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ve 38.maddesi gereğince 01.07.2020 tarihinde yürürlüğe giren “Kesinleşen imar planları veya parselasyon planlarına karşı kesinleşme tarihinden itibaren her halde beş yıl içinde dava açılabilir” hükmünün yürürlüğe girdiği 01.07.2020 tarihinden önce kesinleşen imar ve parselasyon planları için uygulanıp uygulanamayacağı uyuşmazlığın temelini oluşturmaktadır.
Hukukun üstünlüğünün egemen olduğu bir devlette hukuk güvenliğinin sağlanması, hukuk devleti ilkesinin yerine getirilmesi zorunlu koşullardandır. Yapılan düzenlemelerde istikrar, belirlilik ve öngörülebilirlik göz önünde bulundurularak hukuki güvenlik sağlanır. Bireyin insan olarak varlığının korunmasını amaçlayan hukuk devletinde vatandaşların hukuk güvenliğinin sağlanması zorunludur. Devlet açık ve belirgin hukuk kurallarını yürürlüğe koyarak bunları uyguladığı zaman hukuk güvenliği sağlanır.
Bu bağlamda, Anayasa Mahkemesinin (AYM) çeşitli kararlarında, kanunların geriye yürümezlik ilkesi tartışılmıştır. Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devletinin ön koşulları arasında hukuki güvenlik ilkesi bulunmaktadır. Hukuki güvenlik ilkesi, hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılan ortak değerdir. Kural olarak hukuki güvenlik, kanunların geriye yürütülmemesini zorunlu kılar. Daha önce tesis edilmiş bulunan işlemlerin doğurduğu hukuki sonuçları ortadan kaldıracak şekilde yasama tasarrufunda bulunulması, hukuki güvenlik ilkesine aykırılık oluşturur. “Kanunların geriye yürümezliği ilkesi” uyarınca kanunlar, kamu yararı ve kamu düzeninin gerektirmesi, kazanılmış hakların korunması, mali hakların iyileştirilmesi gibi ayrıksı durumlar dışında ilke olarak yürürlük tarihlerinden sonraki olay, işlem ve eylemlere uygulanmak üzere çıkarılır. Yürürlüğe giren kanunların geçmişe ve kesin nitelik kazanmış hukuksal durumlara etkili olmaması, hukukun genel ilkelerindendir. (AYM, 13/2/2019 tarih ve E:2018/103, K:2019/4 sayılı karar).
Kazanılmış haklara saygı ilkesi, hukukun genel ilkelerinden biri olup hukuk güvenliği ilkesinin bir sonucudur. Kazanılmış bir haktan söz edilebilmesi için bu hakkın yeni kanundan önce yürürlükte olan kurallara göre bütün sonuçlarıyla fiilen elde edilmiş olması gerekir (AYM, 28/12/2017 tarih ve E:2016/150, K:2017/179 sayılı karar).
Kanunların kamu yararının sağlanması amacına yönelik olması, genel, objektif, adil kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi hukuk devleti olmanın gereğidir. Kişilerin hukuki güvenliğini sağlamayı amaçlayan hukuki güvenlik ilkesi de hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerektirir. Hukuk devletinde güven ve istikrarın korunabilmesi için kural olarak kanunlar, yürürlüğe girdiği tarihten sonraki olaylara uygulanır (AYM, 24/12/2020 tarih ve E:2017/21, K: 2020/77 sayılı karar).
Ancak kanun koyucunun kişilerin lehine haklar sağlayan kanuni düzenlemeleri geçmişe etkili olarak kanun yapma konusunda takdir yetkisine sahip olduğuna kuşku yoktur (AYM, 28/12/2017, E.2016/150, K.2017/179 sayılı karar).
Düzenlemede beklenen kamu yararının, “imar planlarının ve imar uygulamalarının sürüncemede kalmaması, mülkiyet haklarının kısıtlanmaması ve idari işlemlerin istikrarının sağlanması amacıyla (7221 sayılı Kanunun 6.maddesinin gerekçesi)” tesis edildiği kabul edilmekle birlikte bu konuda bireylerin haklarının ve hukukun genel ilkelerinin de göz önünde bulundurulması hukuk devletinin bir gereğidir.
Yasaların kural olarak yayımlandıkları tarihte yürürlüğe girecekleri ve bu tarihten sonraki olay ve hukuki uyuşmazlıklara uygulanacakları tabiidir.
Yukarıda yer verilen Anayasa Mahkemesi kararlarından, hukuki güvenlik ilkesinden hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınması gerektiği anlaşılmakta olup kural olarak hukuki güvenlik ilkesi, kanunların geriye yürütülmemesini gerekli kılmaktadır. Uyuşmazlığa konu düzenlemenin daha önce tesis edilmiş bulunan işlemlerin doğurduğu hukuki sonuçları ortadan kaldıracak şekilde yorumlanması, hukuki güvenlik ilkesine aykırılık oluşturacağı gibi hukukun genel ilkelerinden biri olan kazanılmış haklara saygı ilkesinin de zedelenmesine neden olacaktır.
Düzenlemede, yürürlük tarihinden önce kesinleşmiş imar planı ve parselasyon işlemlerine dava açılması durumunda dava açılmasını engellemeye yönelik hak düşürücü nitelikte olan 5 yıllık sürenin uygulanıp uygulanmayacağı hususunda bir hüküm yer almamaktadır. Bu açıdan bakıldığında düzenlemenin, 7221 sayılı Yasanın 6. maddesi ile yürürlük tarihinden önce kesinleşmiş imar planı ve parselasyon işlemlerini de kapsayıp kapsamadığı hususunda tereddüt bulunmaktadır. Bu durumda, yapılan düzenlemenin kanunların geriye yürütülmemesi ilkesinin istisnaları kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceği hususunun irdelenmesi gerekmektedir.
7221 sayılı Kanunun 6. maddesi ile getirilen sınırlama, kamu yararı ve kamu düzeninin gerektirmesi, kazanılmış hakların korunması, mali hakların iyileştirilmesi gibi ayrıksı bir durum kapsamında değerlendirilemez.
Bu sebeple, 7221 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesinden önce, 2577 sayılı Yasanın 7/4 maddesi uyarınca düzenleyici işlem niteliğinde olan imar planlarına karşı uygulama işlemi üzerine yasal dava açma süresi içinde dava açabileceklerine dair düzenlemeden faydalanma hakkına sahip kişilere yönelik 7221 sayılı Yasanın dava açma süresini beş yıl olarak sınırlayan hükmünün geriye dönük olarak uygulanması hukuka olan güven duygusunu zedeler ve hukuk güvenliği ilkesi ile de bağdaşmaz.
Yine, Danıştay Altıncı Dairesinin istikrar kazanmış içtihadına göre, 3194 sayılı Yasanın 18. maddesi uyarınca yapılan parselasyon işlemi, parsel bazında getirdiği kararlar nedeniyle bireysel işlem mahiyeti taşıdığı, bu özelliği nedeniyle parselasyon planlarının ilan edilmesinin yanı sıra ilgilisine yazılı olarak da tebliğ edilmesi gerektiği, yazılı olarak tebliğ edilmeyen parselasyon planlarının ilgilisince sonradan öğrenilmesi ve/veya kararın tebliğ edilmesi halinde bu tarihten itibaren dava açma sürelerinin hesaplanması gerekmektedir.
7221 sayılı Kanunun 6. maddesi ile getirilen düzenlemenin, yasanın yayım tarihinden önce kesinleşmiş imar planı ve parselasyon planlarına karşı dava açma süresini beş yıl olarak sınırlandırdığı biçiminde yorumlanması yasa hükmünün geriye yürütülmesi anlamına gelmekte ve Anayasa’da yer alan hukuk devleti kapsamındaki hukuk güvenliği ilkesi ile bağdaşmamaktadır.
Bu durumda, imar durum belgesi, mevcut uygulama imar planının uygulaması niteliğinde bir işlem olduğundan, askı-ilan sürelerine bağlı kalınmaksızın, düzenleyici işlem mahiyetindeki mevcut uygulama imar planının iptali istenebileceğinden 15.11.2005 tarihinde onaylanan 1/1000 ölçekli uygulama imar planına karşı 01.12.2020 tarihinde yapılan başvuru üzerine 03.12.2020 tarihli imar durumu belgesi düzenlenmesi ve 20.01.2021 tarihinde tebliğ edilmesi üzerine dava açma süresi içinde 10.02.2021 tarihinde açılan davada süre aşımı bulunmamaktadır.
Bu itibarla, dava konusu imar planının süre aşımı nedeniyle reddine dair İdare Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi kararında isabet görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
- 2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne,
- Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle davanın süre aşımı nedeniyle reddine ilişkin idare Mahkeme kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun gerekçeli olarak reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
- Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 07/02/2022 tarihinde, kesin olarak, oybirliğiyle karar verildi.