cover

Suat Şimşek

  • Yazılar
  • Favoriler
  • Yorumlar
3 Kas, 2024

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 2021/8745 K: 2023/1125 T: 27.2.2023

Önalım davalarında fiili taksime değer verilmesi için, taksimin yazılı olarak yapılması ya da taşınmazın çok sayıda paydaşının bulunması halinde, tüm paydaşlar tarafından fiilen kullanılan bölümlerin olması gerekmez. Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz, paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması dürüstlük kuralı ile bağdaşmaz. Devamını Oku

3 Kas, 2024

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 2021/8670 K: 2023/3286 T: 12.6.2023

Dava konusu taşınmazların toplulaştırma işlemi gördüğü, toplulaştırma işlemi nedeniyle tapu kayıtlarının ve hisse durumlarının değiştiği anlaşıldığından, güncel tapu kayıtları ve tarafların yeni pay durumları gözetilerek inceleme yapılıp işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Devamını Oku

3 Kas, 2024

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 1994/859 K: 1995/77

Hakikati yansıtmayan sicildeki düşük satış bedelinin kabul edilmesi, şufa hakkının kullanıldığı tarih ile satış günü arasındaki geçen sürede taşınmazın değerinde, enflasyon ve diğer objektif nedenlerle meydana gelen artışların gözetilmemesi, hukukun amacı olan adaletin somutlaşmasını önlediği ve çıkarlar dengesini bozduğu tartışılmayacak kadar açık bir olgudur. Devamını Oku

3 Kas, 2024

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 2021/8562 K: 2023/1225 T: 2.3.2023

Dava konusu payın satışına yönelik hukuki işlemin tarafı olan davalı; kendi muvazaasına dayanarak lehine hukuki sonuç doğmasını isteyemeyeceğinden ve davacı bu hukuki işlemde üçüncü kişi durumunda olduğundan davacıya karşı bedelde muvazaa iddiasında bulunamaz. Diğer taraftan ön alım hakkını kullanan paydaşa karşı, sözleşmenin taraflarından biri (alıcı) tarafından satış bedelinde muvazaa bulunduğunun ve gerçekte bedelin daha fazla olduğunun ileri sürülmesi hakkın kötüye kullanılması niteliğindedir. Devamını Oku

3 Kas, 2024

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 2021/8492 K: 2023/1264 T: 2.3.2023

Önalım hakkının kullanılmasıyla bu hakkı kullanan paydaş ile alıcı arasında kapsam ve şartları satıcı ile davalı arasında yapılan sözleşmenin aynı olan bir satım ilişkisi kurulmuş olur. Önalım bedeli tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve masrafların toplamından ibarettir. Devamını Oku

3 Kas, 2024

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 2021/8337 K: 2023/521 T: 26.1.2023

Önalım hakkına konu taşınmazların toplulaştırma işlemi sonucu kayıtları kapatılarak başka taşınmazlara revizyon gördükleri, yeni oluşan taşınmazlarda davacılar ile dava dışı hissedarlar ve davalının müşterek paydaşlık durumlarının kalmadığı, taraflar arasındaki paylı mülkiyet ilişkisinin sona erdiği, bu itibarla; taraflar arasındaki paylı mülkiyet ilişkisi sona ermiş olup davacıların önalım hakkının da bu sebeple ortadan kalktığı anlaşılmakla, taşınmazın paylılık durumunun herhangi bir nedenle sona ermesi halinde önalım hakkının kullanılamayacağı. Devamını Oku

3 Kas, 2024

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 2021/8328 K: 2023/772 T: 9.2.2023

Fiili taksimin mevcut olduğu hâllerde önalım hakkı kullanılmasının hakkın kötüye kullanımı teşkil edeceği Devamını Oku

3 Kas, 2024

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 2021/8084 K: 2023/289 T: 18.1.2023

Payları devreden şirketin ortaklarının davalılar ile yakın akrabalık bağı olduğu, tanık beyanları ile de davalıların taşınmazların devrine ilişkin herhangi bir bedel ödemediği yönündeki beyanları ve dava konusu taşınmazların keşfen belirlenen değerleri ile satışta gösterilen değerleri arasındaki fahiş fark da değerlendirildiğinde davaya konu işlemin bağış niteliğinde olduğu Devamını Oku

3 Kas, 2024

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 2021/8048 K: 2023/749 T: 9.2.2023

Önalım hakkında davalının payın devrine ilişkin resmi senetle yapılan düşük bedelli satış akdinin tarafı olduğundan kendi muvazaasına dayanamayacağından gerçek satış bedelinin tapuda gösterilen bedelden daha fazla olduğu yönündeki bedelde muvazaa savunmasının dinlenemeyeceği Devamını Oku

3 Kas, 2024

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 2021/8043 K: 2023/136 T: 12.1.2023

Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2 nci maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Devamını Oku

3 Kas, 2024

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 2021/7951 K: 2023/123 T: 11.1.2023

Önalım hakkı davasında dinlenen tanıkların doğrudan dava konusu satış işlemiyle ilgili bilgi ve görgüsü bulunmadığı, keşfen belirlenen değerin tek başına bedelde muvazaa iddiasını kanıtlamaya yeterli olmaması nedeniyle muvazaa iddiasının kanıtlanamadığı. Devamını Oku

3 Kas, 2024

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 2021/7855 K: 2023/267 T: 18.1.2023

Önalım davasının davalısı önalım hakkına ilişkin taşınmazdaki payı satın almadan önce o taşınmazda paydaş ise bu paydaş hakkında önalım hakkı kullanılamaz. Zira TMK'nın 732 nci maddesiyle bir paydaşın payının üçüncü şahsa satması halinde önalım hakkının varlığı kabul edilmiştir. Paydaş üçüncü kişi sayılamayacağından paydaşın paydaş aleyhine önalım hakkını kullanması söz konusu olamaz. Dava hakkına ilişkin bu hususun davanın her aşamasında kendiliğinden göz önünde bulundurulması gerekir. Devamını Oku

3 Kas, 2024

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi E: 2017/17153 K: 2018/390

Vasiyetnamenin iptali davası açılabilmesi için, vasiyetnamenin açılması dosyasının kesinleşmesinin beklenmesinin gerekli olmadığının açık olmasına göre direnme kararının yerinde ve doğru olduğu anlaşıldığından Devamını Oku

3 Kas, 2024

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi E: 2015/1032 K: 2015/2978

Vasiyetname usulünce açılıp, okunma kararının kesinleşmesinden sonra vasiyetnamenin iptali için 1 yıllık hak düşürücü süre işlemeye başlar. Devamını Oku

2 Kas, 2024

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E: 2015/5160 K: 2016/5208 T: 9.5.2016

Tanınması talep edilen yabancı mahkeme kararı bulunmayıp, yabancı ülkede düzenlenen vasiyetnamenin tanınmasının talep edildiği anlaşıldığından uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. Devamını Oku

2 Kas, 2024

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E: 2016/14128 K: 2017/570 T: 30.1.2017

Tanınması talep edilen yabancı mahkeme kararı bulunmayıp, yabancı ülkede düzenlenen vasiyetnamenin tanınmasının talep edildiği anlaşıldığından uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. Devamını Oku

2 Kas, 2024

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi E: 2015/9241 K: 2015/18734 T: 24.11.2015

Tenfiz için aranan şartlardan biri, Türk kamu düzeninin müdahalesi ile ilgilidir. 5718 sayılı Kanun'un 54/c maddesine göre, yabancı bir mahkeme ilamının tenfiz edilebilmesi için, bu mahkeme ilamının Türk Kamu düzeninin müdahalesini gerektirebilecek bir "hüküm" taşımaması şarttır. Burada yabancı mahkeme ilamının tenfizinin reddini temin edebilecek tek imkân yabancı mahkeme "hükmünün ya da hüküm fıkralarının" Türk kamu düzenine açıkça aykırı olmasıdır. Devamını Oku

2 Kas, 2024

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2002/2-874 K: 2002/893 T: 6.11.2002

Vasiyetten dönmenin gerçekleşmesi için sağlararası kazandırmanın geçerli bir satışa dayanması gerekir. Devamını Oku

2 Kas, 2024

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E: 2004/1807 K: 2004/2635 T: 3.3.2004

Murisin, resmi vasiyetnameyle gelinine bağışladığı taşınmazının 2/6'şardan toplam 4/6 hissesini ve bu hisselere ayrılan (2) ve (3) nolu meskenlerini, sağlığında, oğulları Ahmet ve Mehmet'e vasiyetname ile bağdaşmayacak şekilde sağlararası tasarrufla temlik etmesi, bu hisseler ve (2) ve (3) nolu meskenler yönünden vasiyetnameden rücu edildiğini gösterir. Ancak, murisin uhdesinde kalan 2/6 hisse ve bu hisseye tekabül eden (1) nolu mesken üzerinde muris lehine tesis edilmiş olan kat irtifakı yönünden vasiyetname ayakta ve geçerliliğini sürdürmektedir. O halde vasiyetnamenin tamamen iptali sonucunu doğuracak şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Devamını Oku

2 Kas, 2024

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E: 2004/1789 K: 2004/3035 T: 10.3.2004

Muris 9.12.1997 tarihli vasiyetname ile tüm gayrimenkullerini davacı derneğe vasiyet etmiş, 14.12.1998 tarihinde ise 44 parselde bulunan 3 nolu meskenini eşi Ayşe'ye satmıştır. Bir kısım kanuni mirasçılar tarafından bu taşınmaz hakkında muris muvazaasına dayalı olarak; murise külli halef sıfatıyla olmaksızın, yasal paylarına dayalı tapu iptali davası açılmış, mahkemece muvazaa sabit görülerek davacıların payı nisbetinde iptal ile davacıların paylarının adlarına tesciline dair hüküm kurulmuş, hüküm kesinleşmiştir. Muris, sağlararası işlemle vasiyetnameden dönmüş olmakla, temyiz edenlerin 15/50 payı yönünden davanın reddi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Devamını Oku

2 Kas, 2024

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi E: 2010/16455 K: 2011/871 T: 25.1.2011

Vasiyetin tenfizi talebi amacıyla açılan davalarda, davacılar kendilerine vasiyet edilen taşınmazların adlarına tapuya tescil edilmesi talep edildiğine göre, bu tür davalarda görevli mahkeme tescili istenilen taşınmazların değerine göre tayin edilecektir. Mahkemece, öncelikle dava konusu taşınmazların değerleri bilirkişi marifeti ile belirlenip, öncelikle görev hususunun halledilmesi gerekirken, işin esasına girilerek davanın kabulüne karar verilmesi doğru bulunmamıştır. Devamını Oku

2 Kas, 2024

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi E: 2010/16470 K: 2011/866

Vasiyetnamenin yerine getirilmesi (tenfizi) için herşeyden önce 743 sayılı Türk Kanunu Medenisinin 536 ve devamı maddeleri uyarınca vasiyetnamenin açılıp okunması ve aynı kanunun 501.maddesi gereğince vasiyetnamenin iptali davası için yasada gösterilen sürenin geçtiğinin belirlenmesi gerekir. Devamını Oku

2 Kas, 2024

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2009/2-455 K: 2009/464 T: 4.11.2009

Miras bırakan, vasiyette bulunduktan sonra, vasiyetname ile bağdaşmayacak şekilde ölüme bağlı olmayan bir tasarrufla vasiyete konu olan şey üzerinde tasarrufta bulunursa, bu davranışı ilk vasiyetten rücu anlamını taşır. Dolayısı ile böyle bir durumda miras bırakanın eylemli olarak vasiyetten döndüğü kabul edilir. Bu hüküm sadece belirli mal vasiyetleri için geçerlidir. Mirasçı atanmasına (nasbına)ilişkin vasiyetlerde uygulanmaz. Çünkü atanmış mirasçı vasiyetçinin mirasçısı olup, terekenin aktifi pasifinden az da olsa, çok da olsa, tasarruf geçerliliğini korur. Devamını Oku

2 Kas, 2024

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi E: 2013/3599 K: 2013/6513

Vasiyetnamenin yerine getirilme davası, vasiyet alacaklısı tarafından vasiyet borçlularına, yasal veya atanmış mirasçılara ve varsa vasiyeti yerine getirme görevlisine karşı açılır. Buradaki zorunluluk mirasçılarının iştirak halindeki mülkiyettinden kaynaklanan bir zorunluluk değil, kanundan doğan bir zorunluluktur. Nasıl ki yerleşmiş Yargıtay uygulamalarına göre vasiyetnamenin iptali davaları sadece dava açan yönünden hukuki sonuç doğurur, dava açmayanlar yönünden vasiyetname geçerliliğini korur ve dava açmayanları bağlamaz ise vasiyetnamenin yerine getirilmesi davasında da mirasçının vasiyete konu maldaki hakkı miras hissesi oranı kadardır. Bu hissesi oranında yasal, hukuki vs. haklarından yararlanabilir. Devamını Oku

Listelenecek herhangi bir yazı bulunamadı.
Listelenecek herhangi bir yorum bulunamadı.