Önalım hakkının kullanılmasında davacının dayandığı pay elbirliği mülkiyetine konu ise tüm ortakların birlikte dava açması veya birinin açtığı davaya diğerlerinin muvafakat etmesi gerekir. Çünkü bu gibi hallerde 11.10.1982 gün 3/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın tereke adına açıldığının kabulü gerekir. Muvafakat duruşmaya gelip bu konuda beyanda bulunmakla veya imzası noterce onaylı muvafakat belgesi ibraz edilmesi suretiyle yahut davacı adına davayı takip eden avukata vekalet verilmesi ile sağlanabilir. Bu yolda ortakların tümünün muvafakatı sağlanamazsa 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 640. maddesi hükmü uyarınca miras bırakanın terekesine görevli mahkemede temsilci atanması için davacıya süre verilir.
Taraflar arasındaki önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA: 1. Davacı, 1015 ada 36 parsel sayılı zeytinlik vasfındaki taşınmazda hissedar olduğunu, aile dışı olan ortağın, hissesini üçüncü kişiye 07.06.2012 tarihinde 150.000,00 TL’ye sattığını öğrendiğini, bölünemez büyüklükte olan dikili tarım arazisinde hisse sahiplerinin tek başına hisseler üzerinde tasarruf etme yetkilerinin bulunmadığını, satış bedelinin muvazaalı olduğunu, gerçek değeri tespit edilerek adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2. Davacı, tapuda gösterilen satış bedelini yatırmayacağını, taşınmazın değeri olarak belirlenen 51.130,00 TL üzerinden davanın kabulünü istediğini belirtmiştir.
3. Davacı bozma sonrası duruşmadaki beyanında; diğer mirasçıların muvafakatini almadığını, davanın diğer mirasçılarla bağlantısı olmadığını dile getirmiştir.
II. CEVAP: 1. Davalı … vekili, davacının tapuda gösterilen bedel üzerinden dava harcını tamamlaması gerektiğini, satıcının davalı olarak gösterilmesinin doğru olmadığını, tapuda gösterilen bedelin gerçek bedel olduğunu, önalım hakkının kabulü halinde objektif değer artışı ve kur farklarının da dikkate alınmasını, kabul edilmediği takdirde satış tarihi olan 07.06.2012 tarihinden ödemenin yapılacağı tarihe kadar reeskont faizinin işletilmesini, bedel yatırılmadığı takdirde davanın reddini savunmuştur.
2. Davalı …, davacının satıştan haberi olduğunu, davanın kendisi ile ilgisi olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk Derece Mahkemesi yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında “davacı dava konusu taşınmazda elbirliği ile hissedar olup verilen kesin süre içerisinde diğer elbirliği hissedarlar davaya dahil edilmediğinden aktif husumet yokluğundan davanın reddine” karar vermiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar: İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri: Davacı, diğer elbirliği mirasçılarının davaya dahil edilmesinin gerekmediğini belirterek davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar: Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri: Davacı, dikili tarım arazilerinde davalıya ait hissenin yeter bölünebilir büyüklük ölçüsünün altında olması nedeniyle davalının paylı ortaklık vasfına haiz olmadığını, diğer elbirliği ortakların muvafakatini almadan vekaletle yapılan satışın geçerli olmadığını, davacının tek başına dava açma hakkının bulunduğunu, tapuda gösterilen bedelin muvazaalı olduğunun bilirkişi raporlarıyla ispatlandığını belirterek davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme: Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk: 1. Kanuni önalım hakkı, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 732 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir.
2. Önalım hakkının kullanılmasında davacının dayandığı pay elbirliği mülkiyetine konu ise tüm ortakların birlikte dava açması veya birinin açtığı davaya diğerlerinin muvafakat etmesi gerekir. Çünkü bu gibi hallerde 11.10.1982 gün 3/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın tereke adına açıldığının kabulü gerekir. Muvafakat duruşmaya gelip bu konuda beyanda bulunmakla veya imzası noterce onaylı muvafakat belgesi ibraz edilmesi suretiyle yahut davacı adına davayı takip eden avukata vekalet verilmesi ile sağlanabilir. Bu yolda ortakların tümünün muvafakatı sağlanamazsa 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 640. maddesi hükmü uyarınca miras bırakanın terekesine görevli mahkemede temsilci atanması için davacıya süre verilir. Temsilci davacı dışında biri olursa davacının sıfatı biter, davayı temsilci takip eder. Dava hakkına ilişkin olan bu hususun hakim tarafından kendiliğinden öncelikle nazara alınması gerekir.
3. Değerlendirme
Temyizen incelenen kararda ve kararın gerekçesinde, hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, özellikle davacının elbirliği, davalının ise paylı malik olduğu taşınmazda davacının önalım hakkını kullanabilmesi için kendisi ile birlikte elbirliği ile hissedar olan paydaşların davaya dahil edilmesi veya terekeye temsilci tayin edilmesi gerektiği, davacının kendi adına dava açma hakkının olmadığı diğer elbirliği hissedarlar ile birlikte hareket etmesi gerektiği gözetilerek davacının temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü hususların kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşılmış olup hükmün onanması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle; Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 05.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.