1. Anasayfa
  2. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E: 2000/1715 K: 2000/4950 T: 18.04.2000


Yabancı ülke taşınmazın bulunduğu yer bakımından (örneğin sahilde bulunan taşınmazlarla ilgili) izne bağlılık ve yasaklamalar getirilmişse, bizim mevzuatımız bakımından engel olmasa bile sahildeki taşınmazın yabancı tarafından edinilebileceği kabul edilemez.

DAVA: Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün temyizen murafaa icrası suretiyle tetkiki istenilmekle duruşma için tayin olunan 11.04.2000 tarihinde temyiz eden vekili ile karşı taraf vekili geldiler. Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

K: 1- Davalı Hazine vekilinin delil olarak dayandığı ve delil listesinde gösterdiği, İstanbul 5. Sulh Hukuk Mahkemesinin 1993/261 esas, 1993/993 karar sayılı, kayyımlığın kaldırılması istemine ilişkin olduğu bildirilen İstanbul 6.Asliye Hukuk Mahkemesinin 1984/207 esas, 1985/403 karar sayılı dosyaları getirtilip incelenmeden, sözü edilen kararların kesin hüküm veya kesin delil teşkil edip etmeyeceği tartışılmadan eksik tahkikatla yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.

2- Kabule göre de; Dava hasımlı veraset belgesi verilmesi isteğine ilişkindir. Miras ölüm tarihinde açılır. Hiçbir işleme tabi olmadan mirasçılarına intikal eder. (MY.md.517)

Tahdidi mutazammın kanun hükümleri yerinde kalmak ve karşılıklı olmak şartı ile yabancı hakiki şahıslar Türkiye’de gayrimenkul mallara temellük ve tevarüs edebilirler. (Tapu K: Md.35)

Kanun karşılıklılık esasının ne şekilde belirleneceğini açıklamamıştır. Türk yabancılar hukukunun genel ilkelerinden olan karşılıklı işlem (mütekabiliyet) esası, en az iki Devlet arasında uygulanan ve her birinin ülkelerinde diğerinin vatandaşına aynı mahiyetteki hakları karşılıklı tanımalarını ifade eder. Bu ilke anlaşma ile tanıma yanında iç mevzuat bakımından bir engel koyma biçiminde yazılı hukukta yer alabilir.

Ancak en önemli nokta 28.5.1927 günlü 1062 sayılı kanunda ifade edildiği üzere idari karar veya istisnai kanunlarla Türk uyruklular bakımından mülkiyet haklarının kısmen veya tamamen sınırlanıp, sınırlanmadığının daha açık bir ifade ile fiili durumun belirlenmesidir.

Yabancı ülke mevzuatında bir engel olmamakla beraber Türk Vatandaşlarının o ülkede taşınmaz mal edinmeleri şu veya bu biçimde fiilen engelleniyorsa, Tapu Kanununun 35. maddesinde açıklanan edinme engelinin bulunmadığını söylemek mümkün değildir.

Bunun yanında yabancı ülke taşınmazın bulunduğu yer bakımından (örneğin sahilde bulunan taşınmazlarla ilgili) izne bağlılık ve yasaklamalar getirilmişse, bizim mevzuatımız bakımından engel olmasa bile sahildeki taşınmazın yabancı tarafından edinilebileceği kabul edilemez. 1.9.1997 tarih ve 1997/9901 sayılı Bakanlar Kurulu kararının 1. maddesi uyarınca oluşturulan komisyonun 25.12.1998 tarihinde almış olduğu karar Tapu Kanununun 35. maddesini ortadan kaldıracak nitelikte bulunmamaktadır.

Muris maria yanopulonun ve mirasçısı davacı Etrosini Yanopulonun ölüm tarihi olan 11.9.1979 tarihinde Yunan vatandaşı oldukları hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır.

İncelenen diğer dava dosyalarında, örneğin Beyoğlu 2. Sulh Hukuk Mahkemesinde görülen 1990/1131 sayılı davaya Adelet Bakanlığından verilen 21.08.1991 tarihli 36714 sayılı yazıda “Yunanistan Medeni Kanunun 4.maddesinde yabancı, Yunan vatandaşları gibi aynı Medeni Haklardan yararlanır hükmünün yer aldığı görülmekte ise de, pratikte yabancı uyruklular için medeni haklardan yararlanmanın özellikle taşınmaz mal edinme hakkının oldukca sınırlı tutulduğu anlaşılmaktadır. Bu konuda Dışişleri Bakanlığından intikal eden bilgilerden anlaşıldıgına göre, yabancıların bu ulkede gayrımenkul İKTİSABI ile ilgili mevzuatın gelişimi şu şekilde oluşmuştur: 1924 tarihli ve 3150 sayılı Yunan kanunun 2/4. maddesine gore kararname ile tayin olunacak SINIR BÖLGELERİNDE yabancıların Tarım Bakanının izni olmadan Taşınmaz mal EDİNMELERİ yasaklanmıstır.1925 tarıh ve 7/9 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararnamesinde Ziraat Nezaratenin izni olmadan yabancıların Hudut bölgelerinde taşınmaz mal EDİNEMİYECEĞİ belirtilmiş, hudut bölgeleri olarak Korfu adası ile etrafındaki adacıkları, Yanya, Freveze, Florina, Pellis, Seroz, Drama, Vilayetleri ile tüm Batı Trakya ve Sisam, Lesbos (Midilli) adası gösterilmiştir. 1927 tarihli 22/24 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararnamesinde yukarıda anılan kararname ile saptanan sınır bölgelerinde yabancı gerçek ve tüzel kişilerin İçişleri, Tarım ve Savunma Bakanlıkları temsilcilerinden oluşan bir komisyonun izni olmadan taşınmaz mallar üzerinde AYNI HAKLAR TESİS EDEMİYECEKLERİ öngörülmüştür. 1938 tarih ve 1366 sayılı kanun hükümlerine göre Yunanistanın sahil ve sınır bölgelerinde ve Yunan adalarının sahil ve sınır bölgelerinde taşınmaz mal EDİNMELERİ yukarıda belirtilen komisyonun iznine bağlanmıştır. 1945/374 sayılı kanun hükümlerine göre, sınır ve sahil bölgelerinde taşınmaz mal alacak kimselerin askeri bakımdan veya dış güvenlik yönünden sakıncalı bir durumu olmadığının mahalli garnizon komutanlığından bir yazı ile belgelendirilmesi gerekmektedir. 31 Aralık 1948 tarih ve 710 sayılı kanunla Yunanistan’da yabancı kişilerin taşınmaz mallarını serbestçe kullanmaları hususunda memleket tarımının geliştirilmesi ve himayesi bakımından Ziraat nezareti lehine bazı müdahale imkanları bahşeden tüm mevzuat hükümleri Onki Adaya da teşmil edilmiştir. 24 Mayıs 1962 tarihli kararname ile sınır bölgeleri tayin edilen yerlerde, yabancıların taşınmaz mallar üzerinde mülkiyet EDİNMELERİ yasaklanmıştır.

Yukarıda açıklandığı üzere Yunanistan’ın topraklarının yarısına tekabul eden ve özellikle soydaşlarımızın yerleşik bulunduğu bölgelerde TÜRK VATANDAŞI kişilerin TAŞINMAZ MAL EDİNMELERİNİN YASAKLANMASI karşısında 1062 sayılı kanun 1. maddesi uyarınca karşı önlem alınması yoluna gidilmiştir.”denmektedır.

Adalet Bakanlığı İstanbul 5. Sulh Hukuk Mahkemesine gönderdiği 21.06.1993 tarihli 25427 sayılı yazıda, AT (AB) üyesi ülkeler vatandaşları ve Rum asıllı yabancılar için 31 Temmuz 1990 tarihinde yürürlüğe giren 1892/90 sayılı kanun hakkında bilgi verildikten sonra: Yeni kabul edilen esaslar da, MÜLK EDİNME serbestisi yerine sadece Yunanistan ve Avrupa Topluluğu üyesi ülkelerin Vatandaşları ile Rum asıllı üçüncü ülke vatandaşlarına istisnai muamele yapılabilmesi imkanı getirmektedir… Rum asıllı olmayan üçüncü ülke vatandaşlarının sınır ve kıyı bölgelerinde gayrımenkul EDİNME imkanları şimdilik bulunmamaktadır denmiştir.

Adalet Bakanlığının Fatih 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 1993/631-397 sayılı dosyasına gönderdiği 22.11.1995 tarih 54718 sayılı yazılarında, Yunanistan’da yabancıların ve bu esnada Türk vatandaşlarının miras yoluyla taşınmaz mal edinmelerini engelleyen bir yasa hükmü bulunmadığı, ancak Rum soyundan gelmeyen Türk vatandaşlarının Yunanistan’daki taşınmazlar hakkında hazinenin el koyması, zaman aşımı sebebiyle intikal, kamulaştırma, gibi işlemlerle karşılaştığı, izinle satmaya teşvik edildiği, serbestçe tasarruf ve verasete konu olabilecek taşınmazların kaldığının şüpheli olduğu belirtilmiştir. Yukarıda gösterilen Yunanistan mevzuatındaki gelişme ve bu yazı özellikle bu davaya konu miras hakkı bakımından ilk murisin ve ara murislerin ölüm tarihleri itibariyle taşınmaz malları tevarüs ve serbestçe tasarruf yönünden fiili bir karşılıklılığın olmadığını açıkça göstermektedir. Gerçekleşen bu durum karşısında davanın reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması yerinde değildir.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 1.bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair yönlerin incelenmesine yer olmadığına, duruşma için takdir olunan 65.000.000 Tl. vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, 18.04.2000 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir