Keşifle belirlenen bedel, bedelde muvazaa iddiasını tek başına kanıtlamaya yeterli olmayıp davacının diğer delillerini doğrulamak bakımından önem taşımaktadır. Dolayısıyla, davacı bedelde muvazaa iddiasını kanıtlayamamıştır. Bu nedenle, mahkemece davaya konu payın satış bedeli ile ödenmesi zorunlu harç ve masrafın toplamından oluşan önalım bedelinin hükümden önce belirlenecek uygun bir zaman içinde depo edilmesi için davacıya süre verilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.
Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 17.07.2014 gününde verilen dilekçeyle önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulüne dair verilen 31.12.2015 tarihli hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili ve davacılar vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 28.02.2017 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Av. … ile davalı vekili Av. … geldi. Karşı taraftan ihbar olunan …Bankası adına gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR: Davacılar, paydaşı oldukları 26 ada 4 parsel sayılı taşınmazın dava dışı önceki paydaşlarının paylarını 02.04.2014 günü satış yoluyla davalıya devrettiğini, satış bedelinin önalım hakkının kullanılmasını engellemek için muvazaalı olarak yüksek gösterildiğini payların önalım sebebiyle adına tescilini istemişlerdir. Davalı, bedelde muvazaa bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, keşif ile belirlenen taşınmazlar değeri depo ettirilerek davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, önalım hakkı sebebiyle tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda payın üçüncü kişiye satılması halinde, diğer paydaşlara o payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve payın üçüncü kişiye satılması ile kullanılabilir hale gelir. Davacının, önalım bedelinin tapuda gösterilen değerden az olduğunu ileri sürerek bedelde muvazaa iddiasında bulunması halinde bu iddiasını kanıtlaması gerekir.
Somut uyuşmazlıkta, davalıya çekişme konusu hisselerin mülkiyetinin naklini sağlayan resmi senet içeriğinden payların toplam 150.000 TL bedelle satışının yapıldığı anlaşılmaktadır. Davacı payın gerçekte daha düşük olduğunu önalım hakkına engel olmak için bedelin muvazaalı olarak yüksek gösterildiğini iddia etmiştir. Davacı, satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bedelde muvazaa iddiasını tanık dahil her türlü delil ile kanıtlaması mümkündür. Hükme esas alınan 17.02.2014 tarihli bilirkişi kurulu raporunda davaya konu payların toplam 134.962 TL olarak tespit edilen değeri önalım bedeli olarak kabul edilerek davacıya masraflarla birlikte 138,144,5 TL depo ettirilmiştir. Keşifle belirlenen bedel, bedelde muvazaa iddiasını tek başına kanıtlamaya yeterli olmayıp davacının diğer delillerini doğrulamak bakımından önem taşımaktadır. Dolayısıyla, davacı bedelde muvazaa iddiasını kanıtlayamamıştır. Bu nedenle, mahkemece TMK’nın 734. maddesi uyarınca davaya konu payın satış bedeli ile ödenmesi zorunlu harç ve masrafın toplamından oluşan önalım bedelinin hükümden önce belirlenecek uygun bir zaman içinde depo edilmesi için davacıya süre verilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın kabulü doğru görülmemiştir. Ayrıca davaya konu hissenin üzerinde … Bankası A.Ş lehine 200.000 TL değerinde ipotek şerhi bulunmaktadır. İpotek lehtarı … Bankası A.Ş davada taraf olmaksızın davaya konu 6/24 hissenin iptali ile her türlü kayıttan ari olarak davacılar adına tesciline karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Kabule göre de; dava tarihinde davacının paydaş olduğu 26 ada 4 parsel sayılı taşınmazda davalının da satın alma sebebiyle paydaş olduğu görülmektedir. Yargılama sırasında davaya konu taşınmazda 09.05.2014 tarihinde yapılan ifraz uygulamasıyla sayfa kapatılarak 26 ada 15 ve 26 ada 16 parsel sayılı taşınmazlar oluşmuştur. Mahkemece, davacının istemi kabul edilerek 26 ada 4 parsel sayılı taşınmaz hakkında hüküm kurulmuş ise de, ifraz uygulaması sonucu anılan taşınmazın sayfası kapatılmış olduğundan, bu parsel hakkında hüküm kurulması infazda tereddüte neden olacaktır.
Mahkemece, ifraz uygulaması sonucu oluşan 26 ada 15 ve 26 ada 16 Sayılı parsellerle ilgili olarak bir karar verilmesi gerekirken, infazda tereddüte neden olacak biçimde ifraz sonucu sayfası kapatılan 26 ada 4 Sayılı parsel hakkında hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün bozulmasına, 1.480 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, peşin harcın istenmesi halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.02.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.