1. Anasayfa
  2. Yargıtay 14. Hukuk Dairesi

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2016/11121 K: 2019/3481


Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 05.08.2015 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı tesisi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 04.05.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

KARAR Dava, TMK’nin 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir. Davacı vekili, müvekkilinin maliki bulunduğu 155 ada 10 parsel sayılı taşınmaz yararına davalıya ait 155 ada 90 parsel sayılı taşınmazdan genel yola çıkabilmek için geçit hakkı kurulmasını istemiştir. Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, davacıya ait 155 ada 10 parsel sayılı taşınmaz yararına davalıya ait 155 ada 90 parsel sayılı taşınmazda, bilirkişi rapor ve krokisinde kırmızı renge taralı 246,72 m2’lik kısımdan geçit hakkı kurulmasına karar verilmiştir. Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.

Ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.

TMK’nin 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.

Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.

Somut olaya gelince; mahkemece, davalı Hazineye ait 155 ada 90 parsel sayılı taşınmaz ikiye bölünerek taşınmazın ekonomik kullanım bütünlüğü bozulacak şekilde hüküm tesis edilmiştir.

Dairemizin yukarıda belirtilen ilkelerine göre zorunluluk bulunmadıkça aleyhine geçit kurulacak taşınmazın bölünmemesi, ekonomik kullanım bütünlüğünün bozulmaması gerekir; Bilirkişi raporunda alternatifler gösterilmemiş, tek ve zorunlu geçit hakkı tesis edilecek yerin mahkeme tarafından geçit hakkı tesis edilen yer olduğunun yeterince ve bilimsel olarak açıklanamadığı görülmüştür.

Mahkemece; taşınmazın bütünlüğü bozulmadan yola ulaşımın sağlanmasının mümkün olup olmadığı araştırılarak en uygun alternatiften geçit hakkı kurulmalı, başka yerden geçit hakkı tesis edilemeyeceğinin kesin olarak tespit edilmesi halinde şimdiki gibi geçit tesisinde zorunluluk varsa bunun nedeni kararın gerekçesinde açıklanarak geçit hakkı tesis edilmelidir.

Mahkemece, belirtilen hususlar gözetilmeden Dairemizin yukarıda belirtilen ilkelerine aykırı olarak 155 ada 90 parsel sayılı taşınmazı ikiye bölerek ekonomik kullanım bütünlüğü bozulacak şekilde geçit hakkı tesisine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.04.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir