1. Anasayfa
  2. Yargıtay 14. Hukuk Dairesi Kararları

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2015/17174 K: 2017/2116 T: 20.3.2017


Dinlenen tanık beyanlarına göre, davaya konu 1494 ada 13 no’lu parselde portakal ağaçlarının bulunduğu yerin davacı tarafından kullanıldığı, davalıya satılan ve sebze ekilmek suretiyle kullanılan kısmın ise tel örgü ile çevrili haldeyken davalıya satıldığı anlaşıldığından fiili taksimin varlığı kabul edilmelidir. Bu durumda, davacının önalım hakkının kullanılması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağından mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekir

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 27.09.2011 gününde verilen dilekçeyle önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 26.03.2015 tarihli hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

KARAR: Dava, önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Davacı vekili, müvekkilinin 1494 ada 13 parsel sayılı taşınmazın hissedarı olduğunu, dava dışı diğer hissedarlarının hisselerini davalıya devrettiklerini, müvekillinin satıştan haberdar edilmediğini belirterek önalım hakkı sebebiyle davalı adına olan tapu kaydının iptaliyle davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, satış bedelinin gerçekte daha yüksek olduğunu, davalının satıştan haberinin olduğunu ve davaya konu taşınmazda fiili taksimin mevcut olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, davanın kabulüyle 1494 ada 13 parsel sayılı taşınmazda davalı adına kayıtlı 158/207 hissenin tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmiştir. Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.

Önalım davasına konu payın dair bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış sebebiyle önalım hakkını kullanması Türk Medeni Kanununun 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.02.1951 tarihli ve 17/1 Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.

Somut olaya gelince; davaya konu 1494 ada 13 no’lu parselde davacı 49/207, davalı ise 158/207 paya sahiptir. Davalının, davaya konu taşınmazın paydaşlarından toplamda 158/207 hisseyi 18.03.2011 tarihinde satış suretiyle edinmesi sonrası taşınmazda paydaş olduğu anlaşılmaktadır. Dinlenen tanık beyanlarına göre, davaya konu 1494 ada 13 no’lu parselde portakal ağaçlarının bulunduğu yerin davacı tarafından kullanıldığı, davalıya satılan ve sebze ekilmek suretiyle kullanılan kısmın ise tel örgü ile çevrili haldeyken davalıya satıldığı anlaşıldığından fiili taksimin varlığı kabul edilmelidir. Bu durumda, davacının önalım hakkının kullanılması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağından mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeple davalı vekilinin temyiz itirazının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istenmesi halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.03.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.