1. Anasayfa
  2. Danıştay 6. Dairesi Kararları

Danıştay 6. Dairesi E: 1991/3250 K: 1992/3574 T: 13/10/1992


Koruma kurulunca alınan kararda mevzuata aykırılık görülmediği, ancak, koruma kurulu kararının ruhsatın iptalini ya da yapının yıktırılmasını sağlayacak nitelikte bir karar olmadığı, gereğinin belediyece yapılacağı, bu davada kazanılmış hak tartışmasına da girilemeyeceği nedeniyle mahkeme kararında isabet görülmediği

Dava, taşınmaz üzerindeki Camii’nin 1.Grup korunması gerekli Kültür Varlığı olarak tescili ile çevresindeki yapılanmaların iki kattan fazla olmaması ve yeni yapılanmalar için verilen inşaat ruhsatlarının iptali gerektiği yolundaki Kültür Bakanlığı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu kararının iptali isteğiyle açılmış, İdare Mahkemesince, bu dosya ve Mahkemenin 1990/1017 esas sayısında kayıtlı dava dosyası ile ilgili olarak yaptırılmış bulunan keşif ve bilirkişi incelemeleri sonucu düzenlenen raporların birlikte değerlendirilmesinden, davacılara ait inşaatın yanında bulunan Camii’nin dış görünüşü ve yapılan şemasıyla geleneksel Türk mescitlerinden olduğu, ahşap sütunları, mihrabı ve tipik minaresiyle de korunmaya değer tarihi eser niteliğinde olduğunun anlaşıldığı, tarihi eserin bu durumu dikkate alındığında, yakınında bulunan parsellerde yapılacak inşaatların bu camiye olan yapı yaklaşım mesafesinin 10 m. olması ve yine yapılacak inşaatların bu eserin saçak kotunu geçmemesi gerektiği, ancak davacının henüz bu caminin tarihi eser olarak tescili yapılmadan önce 18.4.1990 tarihinde inşaat ruhsatı olduğu ve inşaatın büyük ölçüde bitirildiğinin görüldüğü, inşaatın camiye olan yapı yaklaşma mesafesinin 10 m.nin altında bulunması ve caminin saçak kotunu geçmemesi nedeniyle inşaat ruhsatının iptali gerekmekteysede imar mevzuatına uygun inşaat ruhsatı alıp inşaata başlayan davacının olayda hiçbir kusur ve hatası bulunmadığından ruhsatın iptali halinde kazanılmış haklarının elinden alınacağı gibi inşaatın oldukça büyük bir harcamayla bitirilmiş olması nedeniyle de yıktırılması durumda milli servetin heba olacağı, caminin koruma alanı için yapılacak olan kamulaştırmanın da idareye büyük külfet getireceği, kaldıki, Karaman Müze Müdürlüğü’nün Belediye Başkanlığı’na yazdığı 29.3.1990 günlü yazısında davacının parseli üzerinde bu inşaatı yapmasında herhangi bir sakınca bulunmadığını belirtmesi üzerine davacının belediyeden inşaat ruhsatı almak suretiyle inşaata başladığı, diğer taraftan keşif sırasındaki gözlemlerden ve dosyadaki fotoğraflardan da Camiin arka cephesinin açık olduğu ve önünden de 2,5-3 m. genişliğinde yol geçmekte olup bugünkü durumuyla görünümün tamamen engellenmediğinin anlaşıldığı, dava konusu Kurul kararında hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle iptaline karar verilmiş, bu karar davalı tarafından temyiz edilmiştir.

2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 7.maddesinde, korunması gerekli, taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıkları ile ilgili tespitlerin koruma kurulu kararı ile tescil olunacağı belirtilmiş, aynı Kanunun 8.maddesinde de 7.maddeye göre tescil edilen korunması gerekli Kültür ve Tabiat Varlıklarının Korunma alanlarının tespiti ve bu alanlar içinde inşaat ve tesisat yapılıp yapılmayacağı konusunda karar alma yetkisinin koruma kurullarına ait olduğu, korunma alanlarının tespitinde korunması gerekli kültür ve tabiat varlıklarının korunması, görünümlerinin ve çevreleri ile uyumlarının muhafazası için yeteri kadar korunma alanına sahip olmalarının dikkate alınacağı kurala bağlanmış, anılan Kanunun 57.maddesinde de “Kamu kurum ve kuruluşları (belediyeler dahil) ile gerçek ve tüzel kişiler, koruma kurullarının kararlarına uymak zorundadırlar hükmü yer almış bulunmaktadır.

Olayda da İdare Mahkemesince yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemeleri sonucu düzenlenen raporlarla da korunması gerekli kültür varlığı olduğu belirlenen Camii nedeniyle Koruma Kurulunca alınmış olan dava konusu kararda mevzuata aykırılık görülmemiştir.

Diğer taraftan koruma Kurulu kararı davacıya ait yapının ruhsatının iptalini yada yıktırılmasını sağlayacak nitelikte bir karar olmayıp, yukarıda yazılı yasa hükmü uyarınca belediye tarafından gereğinin yapılması yolunda bir bildirimdir. Dolayısıyla bu karara karşı açılmış olan

davada kazanılmış hak tartışmasına girilmesi mümkün değildir. Ruhsatının iptali ve yıkım konusunda işlem tesis etme yetkisi Belediyeye ait olup olayda da belediyece ruhsatın iptali ve yıkıma ilişkin olarak tesis edilmiş bir işlem bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle temyize konu Konya İdare Mahkemesinin 1.5.1991 günlü, 1991/530 sayılı kararında isabet görülmediğinden bozulmasına karar verildi.