İstatistikler
5541
Yazılar
0
Yorumlar
23595
Puan
Popüler Yazıları
- Tahliye Taahhütnamesi Yargıtay Kararları Aralık 11, 2022
- Ortaklığın Giderilmesi Davaları Vekâlet Ücretine İlişkin Yargıtay Kararları Ekim 16, 2022
- Konut İhtiyaç Nedeniyle Tahliye Yargıtay Kararları Ekim 15, 2022
- İmar Kanunu 32 ve 42. Madde Yıkım ve Para Cezalarıyla İlgili Danıştay Kararları Ekim 17, 2022
- Kamulaştırma Bedelinin Tespiti Hakkında Yargıtay Kararları Ekim 15, 2022
- Yazılar
- Favoriler
- Yorumlar
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2013/10776 K: 2013/12665 T: 2.10.2013
Davanın açılmasından sonra davalı taraf, dava konusunu üçüncü bir kişiye devrederse davacı aşağıdaki yetkilerden birini kullanabilir:a) İsterse, devreden tarafla olan davasından vazgeçerek, dava konusunu devralmış olan kişiye karşı davaya devam eder. Bu takdirde davacı davayı kazanırsa, dava konusunu devreden ve devralan yargılama giderlerinden müteselsilen sorumlu olur.b) İsterse, davasını devreden taraf hakkında tazminat davasına dönüştürür. Devamını Oku
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2017/3904 K: 2017/8639 T: 21.11.2017
Toplulaştırma sonucunda davaya konu taşınmazlarda bilirkişi raporuna göre pay ve paydaşlık durumu değişebileceğinden mahkemece davaya konu tüm parseller yönünden toplulaştırma sonucunda paydaşlık durumunun devam edip etmediği araştırılarak sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Devamını Oku
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2016/176 K: 2017/9340 T: 12.12.2017
Asıl davaya konu ilk satışta davacı yanın muvazaa iddiası ile 100.000,00 TL lik değer üzerinden harç yatırıldığı ancak hükümde resmi satış bedel üzerinden davanın kabul edildiği anlaşıldığından davalı yan yararına ikisi arasındaki fark üzerinden vekalet ücreti ödenmesi ve yargılama giderinde oranlama yapılması gerekir. Devamını Oku
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2016/226 K: 2017/9160 T: 6.12.2017
Önalım davası açıldıktan sonra davaya konu payı satın alan kimse önalım davasının açıldığını bilerek kötü niyetle iktisap etmişse davacı daha düşük ise ilk satış sözleşmesindeki satış bedeli ile, aksi halde son satış bedeli ile sorumludur. Davacının davayı yönelttiği kimsenin kötü niyetli olduğunu iddia etmesi halinde bu iddiasını ispatlamakla yükümlüdür. Devamını Oku
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2013/15821 K: 2014/1753
Davalı savunmasında önalım hakkına konu payın önceki paydaş Zihni aleyhine açılan boşanma davası nedeniyle bedelsiz olarak adına tescil edildiğini savunduğundan 27.03.1957 gün ve 1956/12 1957/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama olanağı da bulunmamaktadır. Bu nedenle, mülkiyetin nakli satış yoluyla olduğundan davalı ile pay devreden arasındaki ilişki önalım hakkını kullanılmasına engel oluşturmaz. Devamını Oku
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2017/3048 K: 2017/9712 T: 26.12.2017
Önalım hakkına konu payın dava sırasında bir başka kişiye veya satışı yapan paydaşa satılması halinde davacının seçimlik hakkı olduğundan dilerse davayı yeni satın alan şahsa yöneltir, dilerse davasını tazminata dönüştürerek davalı hakkındaki davasını devam ettirir. Bu sebeple davacıya seçimlik hakkını kullanması için süre verilmelidir. Önalım hakkına dair payın satış yapan önceki paydaşa dönmesi davacının ilk satışla doğan önalım hakkını kullanmasına engel değildir. Önalım davası açıldıktan sonra davaya konu payı satın alan kimse önalım davasının açıldığını bilerek kötü niyetle iktisap etmişse davacı daha düşük ise ilk satış sözleşmesindeki satış bedeli ile, aksi halde son satış bedeli ile sorumludur. Devamını Oku
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2015/3167 K: 2016/5473 T: 4.5.2016
Önalım hakkı müşterek mülkiyette pay satın alana karşı kullanılır, dava da onun aleyhine açılır. Satış tapuya tescil ile vaki olacağından tapu ile payı kim iktisap etmiş ise ona karşı önalım hakkı kullanılacaktır. Davadan önce bir çok satış olmuşsa önalım davası en son satın alana karşı açılacaktır. Çünkü dava, önalıma konu paya dair tapu kaydının iptalini de amaçladığından kayıt sahibi aleyhine açılması zorunludur. Devamını Oku
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2013/14472 K: 2014/3638
Taşınmazda davacı ve davalının ayrı ayrı kullanımında olan bağımsız bölümler bulunmakta olup, davalı tasarrufundaki bağımsız bölüm payını devraldığı önceki malikin kullandığı bağımsız bölümdür. Davalıya payını devreden satıcının kullanımında olan bağımsız bölümün davalı tarafından satış yoluyla edinilmiş olup, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Devamını Oku
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2013/14767 K: 2014/542
Önalım davasında davacı bedelde muvazaa iddiasında bulunmuş ve bu iddiasını kanıtlamak için tanık deliline dayanmıştır. Bu nedenle mahkemece davacının gösterdiği tanıklar dinlenmeli, ayrıca varsa davacının ve davalının diğer delilleri toplanarak öncelikle muvazaa iddiasına ilişkin uyuşmazlık çözülmelidir. Önalım bedelinin belirlenmesinden sonra ise Harçlar Kanununun 30. maddesi uyarınca eksik harç var ise tamamlanması için davacıya süre verilmelidir. Devamını Oku
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2014/14713 K: 2015/1438
Bedelde muvazaa iddiasının kanıtlanması halinde belirlenen bedel ile tapu satış harcı ve masrafları, aksi halde TMK’nın 734. maddesi uyarınca dava konusu payın satış bedeli ile ödenmesi zorunlu harç ve masrafın toplamından oluşan önalım bedelinin hükümden önce belirlenecek uygun bir zaman içinde depo edilmesi için davacıya süre verilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. Devamını Oku
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2015/10752 K: 2015/9288
Keşif ile belirlenen bedel tek başına bedelde muvazaa iddiasını kanıtlamaya yeterli olmayıp, davacının diğer kanıtlarını doğrulamak bakımından önem taşımaktadır. Davacı tanıklarının davalı ile pay satanlar arasındaki ilişkiye dair herhangi bir bilgileri olmaması nedeniyle bedelde muvazaa iddiası kanıtlanamamıştır. Devamını Oku
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2016/9695 K: 2017/1504 T: 28.2.2017
Keşifle belirlenen bedel, bedelde muvazaa iddiasını tek başına kanıtlamaya yeterli olmayıp davacının diğer delillerini doğrulamak bakımından önem taşımaktadır. Dolayısıyla, davacı bedelde muvazaa iddiasını kanıtlayamamıştır. Bu nedenle, mahkemece davaya konu payın satış bedeli ile ödenmesi zorunlu harç ve masrafın toplamından oluşan önalım bedelinin hükümden önce belirlenecek uygun bir zaman içinde depo edilmesi için davacıya süre verilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2014/292 K: 2015/1544
Dava konusu taşınmazda 1/3 payı 14.01.2008 tarihinde tapuda 90.000,00TL satış bedeli göstererek satın alan davacının, aynı taşınmazda 1/3 payı 11.05.2011 tarihinde 27.000,00TL satış bedeli göstererek davalının satın alması durumunda davacının tapuda gösterilen 27.000,00TL satış bedeli üzerinden şufa hakkı kullanmak istemesinin hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilemeyeceği. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2014/356 K: 2016/491 T: 6.4.2016
Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, önalım bedelinin belirlenmesinde tapudaki satış bedelinin mi yoksa temlik tarihi itibariyle hesaplanan (davalının ödediğini iddia ettiği) gerçek bedelin mi esas alınması gerektiği noktasında toplanmakta olup; Kurulda yapılan görüşmeler sonunda çoğunlukça, dosya içeriği ve toplanan deliller uyarınca TMK'nın 734.maddesinde düzenlendiği ve Özel Daire bozma kararında belirtildiği gibi önalım bedelinin belirlenmesinde esas alınacak satış bedelinin tapudaki satış bedeli olarak anlaşılması gerektiği kanaatine varılmıştır. Devamını Oku
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E: 2011/8560 K: 2011/13386
Önalım hakkını kullanan paydaş bu payı satın almak isterken tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve masraflar toplamını önalım bedeli olarak depo etmesi gerekir. Ancak davacı tapuda yapılan satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bedelde muvazaa iddiasında bulunabilir ve bu iddiasını her türlü delil ile kanıtlayabilir. Davacı bedelde muvazaa iddiasında bulunduğuna göre bu iddiasını kanıtlaması gerekir. Davacı satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bu iddianın tanık dahil her türlü delille kanıtlanması mümkündür. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2014/6-315 K: 2015/1744 T: 24.6.2015
Müşterek mülkün hissedarı, hissesini karı ve kocaya evlada veyahut akrabaya temlik etmesi halinde şeklen satış akdi bulunsa bile Medeni Kanunun hakiki satışlarda kabul eylediği şufa hakkının cereyan etmeyeceğine dair kuralın, uygulanabilmesi için, pay satışının davalının evlat edinilmesine karar verildiği tarihten sonra olması gerekmektedir. Devamını Oku
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi E: 2010/20143 K: 2011/2739
Davacı, şufa davasını 14.12.2007 tarihinde açmıştır. Şufa davası açılmakla aynı şartlarla taşınmazı satın almaya rıza göstermiş sayılmalıdır. Yani davacı 6.1.2007 ve 7.1.2007 tarihinde konan asfalt katılım payı şerhi konmuş taşınmazı bu haliyle almayı kabul etmiş sayılır. Bu durumda asfalt katılım payından davacı sorumludur. Devamını Oku
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2015/12840 K: 2016/590 T: 20.1.2016
3194 Sayılı İmar Kanununun 16. maddesiyle belediye ve mücavir alan hudutları içindeki taşınmazların ifrazının Belediye Encümenlerince, bu alanların dışında bulunan taşınmazların ifrazlarının ise İl İdare Kurullarınca onaylanması gerektiği hüküm altına alınmıştır. Aynı maddenin son fıkrasına göre belirlenen bu esasların paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davalarında da uygulanması gerekmektedir. Devamını Oku
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2014/16577 K: 2016/2891 T: 7.3.2016
Aynen bölünerek paylaştırma (taksim) halinde teknik bilirkişiye ifraz (taksim) projesi düzenlettirilerek bu projeye göre taşınmaz Belediye veya mücavir alan hudutları içerisinde ise Belediye Encümeninden karar alınmak suretiyle belediyeden, Belediye dışında ise İl İdare Kurulundan İmar Yasası ve Yönetmeliğine göre bölüşmenin (taksimin) mümkün olup olmadığı sorulur. İfraz projesinde kimlere nerelerin verileceği konusunda paydaşlar anlaşamazlar ise hakim huzurunda kura çekilerek belirlenir. Devamını Oku
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2015/1481 K: 2016/4627 T: 18.4.2016
Paydaşlığın giderilmesi davalarında mahkemece malın aynen bölünerek paylaştırılmasına karar verilebilmesi için taşınmazın yüzölçümü, niteliği, pay ve paydaş sayısı ve tarım arazilerinin niteliği ile imar mevzuatına göre aynen taksimin mümkün olup olmadığının araştırılması gerekir. Taşınmazın önemli ölçüde bir değer kaybına uğraması söz konusu ise aynen bölünerek paylaştırılmasına karar verilemez. Keza paydaşlar rıza göstermedikleri takdirde taşınmazın bir bölümü paylı bırakılamaz. Devamını Oku
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E: 2017/9317 K: 2018/57 T: 15.1.2018
Aynen taksim isteyen hissedarlara süre verilerek Kat Mülkiyeti Kanununun 12. maddesinde belirtilen eksikliklerin giderilmesi suretiyle paydaş ve bağımsız bölüm itibariyle herbir müşterek malike/paydaşa en az bir bağımsız bölüm verilerek kat mülkiyeti oluşturulması ve bağımsız bölüm ve daireler arasındaki değer farkının ise ivaz ilavesiyle denkleştirilmesi mümkün bulunmaktadır. Devamını Oku
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2016/1816 K: 2018/2164
Taşınmazın bulunduğu alanın 6360 sayılı yasa gereği Büyükşehir Belediyesi olduğu, bu yasanın ilgili maddesi ile köylerin mahalle olarak bağlı bulundukları ilçenin belediyesine katıldıkları anlaşıldığından, dava konusu taşınmazda aynen taksimin mümkün olup olmadığının ilgili belediyeden sorularak, gelen cevabi yazı sonucuna göre hüküm verilmesi gerekir Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2014/14-469 K: 2015/2492 T: 6.11.2015
6537 Sayılı Kanun'un 9. maddesiyle 3083 Sayılı Kanun'un 13. maddesinin son fıkrasının son cümlesinin yürürlükten kaldırıldığından toplulaştırma kapsamında olan davaya konu taşınmazlarda ortaklığın giderilmesine karar verilebilmesi mümkün hale gelmiştir. Hal böyle olunca bu son yasa değişikliği nedeni ile mahkemenin davacıların davaya konu taşınmazlarda ortaklığın giderilmesi talebinin kabulüne dair direnme kararı usul ve yasaya uygundur. Devamını Oku
Yargıtay 5. Hukuk Dairesi E: 2007/3686 K: 2007/6261 T: 15.5.2007
Dava, Kamulaştırma Kanunu'nun 18. maddesine dayanan kamulaştırma konusu irtifak hakkı karşılığının tespiti ve bu hakkın davacı idare adına tescili istemine ilişkindir. Arazi niteliğindeki taşınmaza net geliri esas alınarak değer biçilmesinde, taşınmazın niteliği, tamamının yüzölçümü, geometrik durumu ve boru hattı güzergahı dikkate alınarak değer düşüklüğü oranı belirtilmek suretiyle irtifak hakkı karşılığının tespit edilmesinde ve tespit edilen bedelin; dava konusu taşınmazın mülkiyeti ihtilaflı olduğundan, 2942 sayılı Kanunun 18/3. maddesi uyarınca mülkiyet ihtilafıyla ilgili davanın sonucunda belirlenecek hak sahibine ödenmek üzere bankaya 3'er ay vadeli hesaba yatırılmasına karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Devamını Oku