İstatistikler
5541
Yazılar
0
Yorumlar
23595
Puan
Popüler Yazıları
- Tahliye Taahhütnamesi Yargıtay Kararları Aralık 11, 2022
- Ortaklığın Giderilmesi Davaları Vekâlet Ücretine İlişkin Yargıtay Kararları Ekim 16, 2022
- Konut İhtiyaç Nedeniyle Tahliye Yargıtay Kararları Ekim 15, 2022
- İmar Kanunu 32 ve 42. Madde Yıkım ve Para Cezalarıyla İlgili Danıştay Kararları Ekim 17, 2022
- Kamulaştırma Bedelinin Tespiti Hakkında Yargıtay Kararları Ekim 15, 2022
- Yazılar
- Favoriler
- Yorumlar
Danıştay 6. Dairesi E: 2011/9110 K: 2015/1136 T: 2.3.2015
4856 Sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra Bayındırlık ve İskan Bakanlığının çevre düzeni planı konusunda yetkisinin kalmadığı; bölge ve havza bazında çevre düzeni planlarının yapılması, yaptırılması ve onaylanması konusundaki yetkinin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na, il ve belediye bazında çevre düzeni planlarına dair yetkinin ise Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca yapılan çevre düzeni planlarına uygun olmak koşuluyla 5302 ve 5393 Sayılı Yasalar uyarınca ilgili idarelere ait olduğu sonucuna yatılmaktadır. Devamını Oku
Danıştay 6. Dairesi E: 2012/6188 K: 2015/2196 T: 9.4.2015
5393 Sayılı Belediye Kanununun 73. maddesi uyarınca kentsel dönüşüm ve gelişim projesi uygulanabilmesi için aranan koşulların var olmasının, acele kamulaştırma yapılması için yeterli olmadığı, davaya konu Bakanlar Kurulu kararında 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanununun 27. maddesinde öngörülen acele kamulaştırma prosedürünün uygulanması için gerekli olan olağanüstü durumların ve bu yönteme başvurulması ile amaçlanan kamu yararının somut olarak ortaya konulamadığı sonucuna varılmıştır. Devamını Oku
Danıştay 6. Dairesi E: 2015/680 K: 2015/4767 T: 30.6.2015
Davacının mülkiyet hakkını kullanamamaktan yakınarak Tazminat talebinde bulunduğu anlaşılmakta ise de; esasen davacının uyuşmazlık konusu taşınmazı edindiği tarih itibari ile taşınmaz için kısıtlılık durumun mevcut olduğu, mülkiyet hakkının geçmişte belirli bir süre engellenmiş olma durumunun eski malikler açısından gerçekleşmiş olmasına karşın, satış işlemi sonucu mülkiyet sahibi olan davacı açısından kısıtlılık, halinden kaynaklanan ve tazminatı gerektirir mağduriyetinin ve mülkiyet hakkının süresi belirsiz bir zaman diliminde kısıtlanması durumunun, gerçekleşmediği gözetilerek tazminat isteminin reddi gerekir. Devamını Oku
Yargıtay 18. Hukuk Dairesi E: 1997/5231 K: 1997/6757 T: 26.6.1997
Mimari projede yer alan, fakat yapılmayan asansör çok masraflı ve lüks nitelik taşıyan özellik arzetmediği için, asansörü yaptıran sakat kat maliki, diğer bağımsız bölüm maliklerinin, giderlere katkıda bulunmalarını isteyebilir. Ancak, bunu doğrudan dava konusu yapamaz. Konuyu kat malikleri kuruluna götürüp buradan çıkacak sonuca göre, hakimin müdahalesini isteyebilir. Devamını Oku
Yargıtay 18. Hukuk Dairesi E: 1995/668 K: 1995/1412 T: 6.2.1995
Projesinde asansör bulunmayan bir binanın mimari durumunun elverişli olması halinde, anagayrimenkulün pay ve paydaş çoğunluğunca hazırlatılacak ve yetkili mercilerce onaylanacak bir projeye uygun biçimde, asansör tesisi mümkündür. Devamını Oku
Yargıtay 18. Hukuk Dairesi E: 1993/11643 K: 1993/13336 T: 03.12.1993
Yeniden tesis edilen asansörün onaylı tadilat projesine tam olarak uygun olmadığı, projenin uygulanmasında bazı eksiklikler bulunduğu saptandığına göre mahkemece davalı taraftan projede mevcut olup da uygulamaya konulmayan hususların ikmali için uygun bir mehil verilip bu hususların ikmal edildiği saptandıktan sonra ancak hüküm kurulması gerekirken uygulamada tereddüt yaratacak şekilde bu eksikliklerin ikmali koşulu ile asansörün çalıştırılabileceği şeklinde şarta bağlı hüküm tesisi doğru görülmemiştir. Devamını Oku
Yargıtay 18. Hukuk Dairesi E: 2011/9109 K: 2011/13102 T: 22.12.2011
Davacının apartman yanında bulunan boş yerin otopark olarak kullanıldığı ancak kat maliki dükkan sahibinin kullanım hakkından fazla araç park etmesi ile müdahalesi nedeniyle, ortak yere müdahalenin önlenmesi ile muarazanın giderilmesi davası açtığı, davalının da otoparkın kullanım şekli ve tarzının mahkemece belirlenmesi için karşı dava açtığı, Mahkemece her iki davanın da kabulüne karar vermiştir. Ana taşınmazın onaylı mimari projesinin getirtilip yerinde uygulanarak, bilirkişi kurulundan ek rapor alınarak karar verilmesi gerekir. Devamını Oku
Yargıtay 18. Hukuk Dairesi E: 2000/2241 K: 2000/3048 T: 9.3.2000
Kat maliklerinin Kat Mülkiyeti Kanunu'nun 42. maddesi kapsamında alacakları bir kararın, yönetim planının 8/3. maddesindeki kat malikleri kurulunca tahsis niteliğinde sayılması gerekecektir. Mahkemece yapılacak iş; yeniden bilirkişi atayarak park yeri olarak ayrılan alanın anataşınmaza ait bahçe ya da boşluk olup olmadığının tespiti Tahsis olunan yerin özel amaca ayrılmış yerlerden olmadığının ve ortak yerlerden olduğunun saptanması durumunda bu yerin otopark olarak tahsisi için pay ve paydaş çoğunluğunca alınmış bir kararın mevcut olup olmadığının araştırılması ve park yeri olarak ayrılan alanın davacıya ait bağımsız bölümlere zarar vermeyecek uzaklıkta olup olmadığı hususu da belirlenerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmek olmalıdır. Devamını Oku
Yargıtay 18. Hukuk Dairesi E: 1997/5980 K: 1997/7300 T: 9.7.1997
Anagayrimenkulün ortak yerlerinin düzgün veya bunların kullanımının daha rahat ve kolay bir hale konulmasına veya bu yerlerden elde edilecek faydanın çoğalmasına yarayacak bütün yenilik ve ilaveler kat maliklerinin sayı ve arsa payı çoğunluğu ile verecekleri karar ile olur. Ancak, proje veya yerleşim planı ile özel bir amaca özgülenmiş ortak yerlerde bu kural uygulanamaz. Ayrıca, yeni oluşturulacak kullanım, bağımsız bölüm maliklerinden herhangi birinin kendi bağımsız bölümünden yararlanmasına engel teşkil etmemelidir. Devamını Oku
Anayasa Mahkemesi E: 2011/23 K: 2012/3 T: 12.1.2012
2644 sayılı Tapu Kanunu’nun 21. maddesi köy ve belediye sınırları içinde kapanmış yollarla yol fazlalarının köy veya belediye namına tescil olunmasını öngörmektedir. Bu hüküm gereğince plan değişikliği ya da benzeri nedenlerle bir yolun kapanması ya da bazı bölümlerinin yol olmaktan çıkarılması durumunda bu şekilde açığa çıkan taşınmazların belediye ya da köy sınırları içinde bulunması halinde bu tüzelkişilikler adına tescil edilmesi gerekmektedir. Kural Anayasa’ya aykırı değildir. Devamını Oku
Danıştay 6. Dairesi E: 2013/1015 K: 2014/2428
Sağlık hizmetinin yürütülmesinde üstün kamu yararı olduğundan, özel sağlık tesisi alanında konut alanına göre farklı yapılaşma koşulları getirebileceği hakkında. Devamını Oku
Danıştay İDDK E: 2005/400 K: 2008/1801 T: 17.10.2008
Kapalı alan oluşturmayacak şekilde etrafı bütünüyle açık olarak güneş ve yağmurdan korunmak amacıyla yapılan ve taşıyıcı unsuru etkilemeyen pergolenin, imar kanunu uyarınca ruhsata tabi "yapı" tanımı kapsamında bulunmaması nedeniyle, ruhsata tabi olmadığı hakkında. Devamını Oku
Danıştay 6. Dairesi E: 2007/6096 K: 2009/7470 T: 19.06.2009
Yola ve bir başka parsele tecavüzlü tel çit ile saç sundurmanın kapalı alan oluşturmadığı, sabit nitelik taşımadığı ve taşıyıcı unsurlar içermediği anlaşıldığından, ruhsat gerektirmeyen imalatlar nedeniyle 775 sayılı Yasa'nın ilgili maddesi uyarınca işlem tesis edilmesinden sonra ayrıca 3194 sayılı Yasa uyarınca tesis edilen işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle belediye encümeni kararının iptaline karar verilmesi isabetlidir. Devamını Oku
Danıştay 14. Dairesi E: 2012/907 K: 2014/5179 T: 06.05.2014
Uyuşmazlık konusu olayda; yapı tatil zaptındaki tespit ve dosyada yer alan fotoğraftan, işleme konu ilavenin Taşınmazın brüt alanını arttırmayan kapalı alan oluşturmayan, yanları açık ve cephe görünümünü değiştirmeyen yapı tatil zaptında ve işlemde belirtildiği gibi sundurma niteliğinde olduğu anlaşılmakta olup, yukarıda açıklanan mevzuat hükümleri uyarınca sundurmanın ruhsata tabi olmadığı açık olduğundan, dava konusu işlemde hukuka uyarlık, aksi yöndeki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir. Devamını Oku
Danıştay 6. Dairesi E: 1992/1991 K: 1993/1112 T: 17/03/1993
Teras kat üzerine yapılan basit sundurmanın ruhsat almayı gerektirmediği. Devamını Oku
Danıştay 14. Dairesi E: 2013/197 K: 2015/1075 T: 11.03.2015
5940 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 3194 sayılı Kanun’un 42. maddesinin yürürlüğe girdiği ve 406 sayılı Kanun’un Ek 35. maddesinin iptali yolundaki Anayasa Mahkemesi kararından sonra düzenlenen 18.10.2011 tarihli yapı tatil zaptı ile ruhsatsız yapı yapıldığının tespit edilmesi üzerine, davacının eylemi hakkında para cezası uygulanmasının önünde herhangi bir hukuki engel bulunmadığından, İdare Mahkemesince para cezasının esası incelenerek bir karar verilmesi gerekirken aksi yöndeki kararda hukuki isabet görülmemiştir. Devamını Oku
Danıştay 14. Dairesi E: 2014/7423 K: 2015/500 T: 28 01. 2015
Bağımsız alanların birleştirilmesine yönelik olarak yapılan imalatlarda; (örneğin; iki bağımsız bölüm arasındaki duvarın kaldırılması, iki bağımsız bölüm arasında kapı yada pencere açılması yada balkon ile bağımsız bölüm arasındaki duvarın kaldırılması gibi), aykırılıktan etkilenen alanın tespitinin, yapılan imalatın binanın statiğini etkileyip etkilemediğinin idarece yapılacak inceleme sonucu somut olarak ortaya konulduktan sonra; yapılan imalat binanın statiğini etkilemiyor ise para cezasının, 3194 sayılı Kanunun 42. maddesinin 2. fıkrasının b) bendi uyarınca yapı maliyet birim fiyatları üzerinden, statiğini etkilemesi halinde ise aynı fıkranın a) bendi uyarınca yapı inşaat alanı üzerinden hesaplanması gerektiği anlaşılmaktadır. Devamını Oku
Danıştay 14. Dairesi E: 2013/8022 K: 2015/767 T: 03.02.2015
İşleme konu ruhsata aykırı baz istasyonu nedeniyle para cezası verilmesi gerektiği sabit olmakla birlikte Encümen kararının dayanağı Yapı tatil tutanağında da belirtildiği üzere, uyuşmazlık konusu baz istasyonunun, ruhsatlı yapının bahçesin kaçak olarak yapıldığı, para cezası belirlenirken de bahçenin tamamının “aykırılıktan etkilenen alan” olarak dikkate alındığı anlaşılmıştır. Ruhsat alınmadan inşa edilen yapının baz istasyonu olduğu, baz istasyonu haricindeki bahçenin tamamının ise aykırılıktan etkilenmediği dikkate alındığında, para cezasının, yalnızca ruhsatsız yapılan baz istasyonunun yüzölçümü esas alınarak hesaplanması gerekirken, bahçenin tamamı, üzerinden hesaplanarak uygulanan para cezasında hukuka uyarlık, görülmemiştir. Devamını Oku
Danıştay 14. Dairesi E: 2013/6600 K: 2014/1135 T: 29.01.2014
3194 sayılı Kanun’un 32. maddesine göre verilen yıkım kararının yapıya yönelik olan ve yapıyı esas alan bir işlem olması nedeniyle, para cezaları için geçerli olan “Cezaların şahsiliği” ilkesinin yıkım işlemi için de geçerli olduğunu, söylemek olanaklı değildir. Bu nedenle, yapının, inşa edildiği taşınmazın mülk sahibi muhatap alınmak suretiyle yapının yıkımına karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır. İdare Mahkemesince; işin esasının incelenmesi suretiyle karar verilmesi gerekirken yapı tatil tutanağında ruhsatsız yapıyı yapan yapı sahibi tespit edilmeden mülk sahibi adına yıkım işlemi tesis edilemeyeceği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptali yolunda verilen kararın bu kısmında hukuki isabet görülmemiştir. Devamını Oku
Danıştay 14. Dairesi E: 2013/3172 K: 2014/8280 T: 14.10.2014
Ruhsatsız baz istasyonu yapılmasına rıza gösteren davacıya (taşınmaz sahibi) para cezası verilmesine ilişkin işlemde “Cezaların şahsiliği” ilkesi açısından hukuka aykırılık bulunmadığından, işlemin diğer unsurları önünden bir inceleme ve değerlendirme yapılması gerekmekte iken, anılan gerekçeyle para cezasının iptali yolunda verilen temyize konu Mahkeme kararının bu kısmında hukuki isabet görülmemiştir. Devamını Oku
Danıştay 14. Dairesi E: 2013/2571 K: 2015/1873, T: 11.03.2015
Çatı kaldırmak suretiyle yapılan aykırılığın, çatı alanının tamamını etkilediği dikkate alındığında; İdare Mahkemesince, aykırılıktan etkilenen toplam alan dikkate alınarak (176 m2) para cezasının hesaplanması gerekirken, sadece aykırılığın kapladığı alan üzerinden (114 m2) para cezasının hesaplanması sureti ile dava konusu işlemin para cezasına ilişkin kısmının iptali yolunda verilen kararda hukuki isabet görülmemiştir. Devamını Oku
Danıştay 6. Dairesi E: 2002/5995 K: 2002/6435 T: 25.12.2002
Belediyelerin imar mevzuatı açısından doğan görev ve yetkilerinin kullanımı mücavir alan ölçütüne uygun olarak kesinleşmiş mücavir alan sınırları içinde mümkün olabilir. Mücavir alan sınırları saptanırken Kamu yararı ve kamu hizmeti gerekleri esas alınmalıdır. Belirtilen ölçütler değerlendirilerek ilçe belediyesi mücavir alanının genişletilmesi yönünde bir karar alınmaksızın genelgeye dayanılarak bu belediyenin mücavir alanının Ankara Büyükşehir Belediyesi mücavir alanı sınırlarına kadar genişletilmiş kabul edilmesi mümkün değildir. Devamını Oku
Danıştay 6. Dairesi E: 2009/7072 K: 2011/2372 T: 21.6.2011
Dava, yapılan plan değişikliğine ilişkin belediye meclisi kararının iptali istemiyle açılmıştır. İşlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte olan 1580 sayılı Belediye Kanununda belediye meclisi üyelerinin toplantıya katılamayacakları durumlar sınırlı olarak sayılmış ise de, sonradan yürürlüğe giren 5393 sayılı Belediye Kanunu ile belediye meclisi üyelerinin kendileri ile ilgili işlemin görüşüldüğü meclis toplantısına katılamayacakları hususu açıkça hükme bağlanmıştır. Devamını Oku
Danıştay 14. Dairesi E: 2011/3715 K: 2012/610 T: 8.2.2012
Dava, davacıya ait taşınmazda yapılan yapının ruhsatsız olduğu gerekçesiyle yıkımına ilişkin kararın iptali istemiyle açılmıştır. 648 sayılı KHK hükmü ile, 3194 sayılı Kanun'un 27. maddesinde yapılan değişikliğin, davacı lehine olan kısmı göz önünde bulundurularak, işleme konu yapının, sözkonusu maddede yer alan diğer şartları taşıyıp taşımadığı yönünde bir inceleme yapılmak için esas hakkında yeniden karar verilmesi gerekir. Devamını Oku