Ön alım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz.
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen ön alım hakkına dayalı tapu iptal ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 794 ada 3 parsel sayılı taşınmazda 1/2 paydaş olduğunu, diğer 1/2 hissenin dava dışı … adına kayıtlı iken payını 04.02.2017 tarihinde dava dışı …’ya sattığını, …’ın da aynı payı 26.02.2018 tarihinde …’ya devrettiğini belirterek, müvekkilinin ön alım hakkı nedeniyle davalı adına kayıtlı 1/2 hissenin iptali ile müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın süresinde açılmadığını, bedelde muvazaa ve fiili taksim bulunduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 10.12.2020 tarihli ve 2018/87 Esas, 2020/476 Karar sayılı kararıyla; bütün dosya kapsamından taşınmazda fiili taksim bulunmadığı kanaatine ulaşılarak, davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar: Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 16.12.2021 tarihli ve 2021/1909 Esas, 2021/1600 Karar sayılı kararıyla; fiili taksimin varlığının davalı tarafça ispatlanamadığı, satış işleminin tarafı olan davalının kendi muvazaasına dayanamayacağı gerekçesiyle, başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 04.04.2023 tarihli ve 2022/631 Esas, 2023/1941 Karar sayılı ilamı ile; taşınmazda fiili taksim bulunduğundan davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozma ilamına uyularak davacının davasının reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar: Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri: Davacı vekili temyiz dilekçesinde;
1. Yargıtay’ın bozma ilamının taşınmazın gerçek durumu, kullanımı, bilirkişi tespitleri ve tanık beyanları ile bağdaşmadığını, varsayıma dayalı karar verildiğini,
2. Davalının yargılama esnasında 28.06.2019 tarihli beyanında, fiili yapıda bir kullanımının olmadığı, boş kısma yapı yapması halinde fiili bir kullanımının olacağını beyan ederek, fiili taksim olmadığını ikrar ettiğini,
3. Payın kısa aralıklarla satışının yapılmasının kötüniyeti ortaya koyduğunu, bu nedenle ön alım hakkının tanınması gerektiğini ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme: Uyuşmazlık, ön alım hakkı kullanılan dava konusu taşınmazda, fiili taksim bulunup bulunmadığına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk: 1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri,
2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanun’un 732, 733 ve 734 üncü maddeleri,
3. Ön alım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.2.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle; Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA, Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, Karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 28.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.