1. Anasayfa
  2. Yargıtay 18. Hukuk Dairesi

Yargıtay 18. Hukuk Dairesi E: 2005/2842 K: 2005/5438 T: 24.05.2005


Kat mülkiyetine tabi yapılarda arsa ile ana yapının (ortak yerleri içerir biçimde) değerleri hesaplandıktan sonra, arsa payına düşen miktarına göre bağımsız bölümün karşılığı bedel tespit edilir. Şayet o bağımsız bölümün yapısında değeri etkileyecek özellik ve nitelikte diğer bağımsız bölümlerden farklı ilaveler varsa bunlar da göz önünde tutulmak gerekir.

Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması bir kısım davalı vekili ile davacı vekili tarafından yasal süresi içinde verilen temyiz dilekçesi ile istenilmekle taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz edenlerden davacı ve davalılar adına gelen olmadı. Dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:

K: Mahkemece üç kez bilirkişi incelemesi yaptırılmışsa da alınan raporlar hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki;

1- 2942 Sayılı Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasa ile değişik 15. maddesinin son fıkrası hükmüne göre, dava konusu taşınmazın değerinin tespitinde idarece belgelerin mahkemeye verildiği gün esas alınmalıdır. Bilirkişi kurulları raporlarında değer belirlenirken anılan yasa hükmü göz ardı edilerek -belgelerin mahkemeye verildiği (davanın açıldığı) 8.4.2003 günü yerine- 10.10.2003 tarihine göre hesaplama yapılmış olması,

2- Dava konusu taşınmazlar, üzerinde kat irtifakı kurulan tamamlanmış ve iskan edilmiş bir yapının bağımsız bölümleridir.

Tamamlanmış ve iskân edilmiş yapılarda da uygulanması gereken 634 Sayılı Kat Mülkiyeti Kanununun 46. maddesinin son fıkrası (Ana gayrimenkulün arsası ile birlikte kamulaştırılması halinde her bağımsız bölümün kamulaştırma bedeli, bağlantılı bulunduğu arsa payı ile eklentileri de göz önünde tutularak ayrı ayrı takdir olunur) hükmünü koymuştur. Böyle olunca, ana yapının arsasına 4650 Sayılı Yasa ile değişik 2942 sayılı Yasanın 11. maddesinin 1. fıkrasının g bendi göz önünde tutularak kamulaştırma gününden önce özel amacı olmayan emsal satışlara göre; yapılara da aynı maddenin h bendi gereğince Bayındırlık ve İskân Bakanlığınca yayınlanmış, dava tarihindeki resmi birim fiyatları ve yapı maliyet hesaplarını gösteren listelerine göre (yıpranma payı da düşülerek) değer verilip, ayrıca bedelin tespitinde etkili olacak diğer ölçüler de dikkate alınarak kamulaştırma karşılığının yasal biçimde belirlenmesi gerekir.

Buna göre, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda arsa ile ana yapının (ortak yerleri içerir biçimde) değerleri hesaplandıktan sonra, arsa payına düşen miktarına göre bağımsız bölümün karşılığı bedel tespit edilir. Şayet o bağımsız bölümün yapısında değeri etkileyecek özellik ve nitelikte diğer bağımsız bölümlerden farklı ilaveler varsa bunlar da göz önünde tutulmak gerektiği düşünülmeden birinci ve ikinci bilirkişi kurullarınca taşınmazın zeminine ayrı dükkân nitelikli bağımsız bölümlerin yüzölçümlerine ayrı değer biçilmesi, üçüncü bilirkişi kurulunca ise taşınmazın bulunduğu mevkie, iş yoğunluğuna, ticaret hacmine ve alım satım kolaylığı göz önünde tutularak emlak vergisi değerlerinin emsal alınması suretiyle değer belirlenmesi,

3- Dava konusu taşınmazın kamulaştırmadan artan 89 m2 lik kısmının işe yaramayacağı savı ile kamulaştırılması için Kamulaştırma Yasasının 12. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca davalı mal sahiplerinin davacı idareye herhangi bir başvurusu olmadığı halde, hükme esas birinci bilirkişi kurulunca bu parçaya kamulaştırılmış gibi mülkiyet değerine eşit % 100 değer kaybı verilmesi ve burası davalıların (ve diğer paydaşların) mülkiyetinde kaldığına göre bu mülkiyetin bir değer taşıdığının dikkate alınmamış olması, üçüncü bilirkişi kurulunca ise anılan madde hükmü gereği hiçbir inceleme yapılmaması,

4- Birinci ve ikinci bilirkişi kurullarınca somut emsal olarak incelenen 1871 Ada 86 Parsel ve 68 Ada 29 parsel sayılı taşınmazlar ile dava konusu taşınmazın İmar Kanununun 18. maddesi gereğince oluşmuş imar parseli olup olmadıklarının incelenmemesi,

Doğru görülmemiştir. Mahkemece açıklanan eksikler giderildikten sonra bozma nedenlerini karşılar biçimde ek raporlar alınmalı, raporların bozmaya uygunluğu denetlenmeli ve oluşacak sonuç doğrultusunda karar verilmelidir.

SONUÇ: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 24.5.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir