İstatistikler
5541
Yazılar
0
Yorumlar
23595
Puan
Popüler Yazıları
- Tahliye Taahhütnamesi Yargıtay Kararları Aralık 11, 2022
- Ortaklığın Giderilmesi Davaları Vekâlet Ücretine İlişkin Yargıtay Kararları Ekim 16, 2022
- Konut İhtiyaç Nedeniyle Tahliye Yargıtay Kararları Ekim 15, 2022
- İmar Kanunu 32 ve 42. Madde Yıkım ve Para Cezalarıyla İlgili Danıştay Kararları Ekim 17, 2022
- Kamulaştırma Bedelinin Tespiti Hakkında Yargıtay Kararları Ekim 15, 2022
- Yazılar
- Favoriler
- Yorumlar
Nitelikli Zimmet Suçu
Nitelikli Zimmet Nedir? 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunun 247. maddesinin 1. fıkrasına göre, görevi nedeniyle zilyedliği kendisine devredilmiş olan veya koruma ve gözetimiyle yükümlü olduğu malı kendisinin veya başkasının zimmetine geçiren kamu görevlisi, beş yıldan oniki yıla kadar hapis cezası… Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2013/2268 K: 2015/1437
Paylı mülkiyete tabi taşınmazda payı devralarak paydaş olan kişinin davalının eşinin dedesi olduğu ve davalının yeni doğan erkek bebeği nedeniyle doğum hediyesi olarak temlik işleminin yapıldığı, bu nedenle satış şeklinde yapılan temlik işleminin muvazaalı bulunduğu, tarafların gerçek amacının hibe olduğu ve hibe ile yapılan temlikte önalım hakkının kullanılamayacağı, 20.03.1957 tarih 1956/12 E: 1957/2 K: sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanabilmesi için temlik işleminin tarafları arasında akrabalık ilişkisi bulunmasının yeterli olduğu, doğrudan mirasçılık ilişkisinin aranması gerekmediği Devamını Oku
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2017/3048 K: 2017/9712 T: 26.12.2017
Önalım hakkına konu payın dava sırasında bir başka kişiye veya satışı yapan paydaşa satılması halinde davacı dilerse davayı yeni satın alan şahsa yöneltir, dilerse davasını tazminata dönüştürerek davalı hakkındaki davasını devam ettirir. Önalım hakkına dair payın satış yapan önceki paydaşa dönmesi davacının ilk satışla doğan önalım hakkını kullanmasına engel değildir. Bu gibi hallerde ilk satış bedeli ile ikinci satış bedeli farklı ise davacının hangi satış bedelinden sorumlu olacağı önem kazanır. Önalım davası açıldıktan sonra davaya konu payı satın alan kimse önalım davasının açıldığını bilerek kötü niyetle iktisap etmişse davacı daha düşük ise ilk satış sözleşmesindeki satış bedeli ile, aksi halde son satış bedeli ile sorumludur. Devamını Oku
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2018/1059 K: 2018/4843
Her iki davalının davaya konu taşınmazda hissedar haline gelebilmek ve taşınmazda hissedar olan davacıların şufa hakkının engellenmek amacıyla muvazalı olarak takas yaptıkları anlaşıldığından ilk derece mahkemesinin kararına yönelik istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerekirken Bölge Adliye Mahkemesince yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Devamını Oku
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2018/111 K: 2018/825 T. 12.2.2018
Mirasbırakanı tanıyan davalı tanıklarının; mirasbırakanın çekişme konusu taşınmazı davalıya sattığı, satış işleminin huzurlarında yapıldığı, davalının ayrıca mirasbırakanın Bağ-Kur primlerini yatırdığı ve eskiden beri davalının mirasbırakan ile ilgilendiğine dair beyanları ile mirasbırakandan değişik miktarlarda ve vasıflarda 20 parça taşınmaz kaldığı, mal kaçırma amacı taşıyan mirasbırakanın anılan taşınmazları da devredebileceği, ne var ki böyle bir yola başvurmadığı hususları hep birlikte gözetildiğinde temlikin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu söylenemeyeceği gibi dosya kapsamındaki diğer deliller ile de davacıların iddiasını ispat ettiğinden bahsedilemez. Devamını Oku
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2014/9824 K: 2015/10454 T: 7.9.2015
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 6. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 190. maddeleri uyarınca herkes iddiasını ispatla yükümlüdür. Somut olayda, muvazaa olgusu davacılarca kanıtlanmış değildir. Temlikin bakılma amacıyla yapıldığı, davalının da bakım borcunu yerine getirdiği anlaşılmaktadır. Devamını Oku
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2014/5044 K: 2014/7189
Miras bırakanın kendisine intikal eden çekişme konusu taşınmazlardaki 1/4 payını vasiyetname yolu ile davalılara bıraktığı kayden sabittir. Bu işlem yönünden yukarıda açıklanan 01.04.1974 tarih, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanma yeri yoktur. Hal böyle olunca; murisin davalılara vasiyetname ile bıraktığı miras payları yönünden muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davanın reddine karar verilmesi gerekir Devamını Oku
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2014/6621 K: 2014/8665 T: 28.4.2014
Somut olaya bakıldığında, mirasbırakanın boşanmadan önce davaya konu taşınmazı davalıya devrettiği, davalının boşanma davasında nafaka ve tazminat talebinde bulunmadığı, bu devrin gerçekte davalının mağdur olmaması için yapıldığı Devamını Oku
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2014/4241 K: 2015/3267
Muris muvazaası davalarında ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır. Devamını Oku
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E: 2014/3953 K: 2015/3138 T: 3.3.2015
Yapılan araştırma ve uygulama sonucu çekişme konusu taşınmazların resmi akitte gösterilen değeri ile o tarihteki gerçek değerleri arasında açık nispetsizlik bulunduğu, murisin ekonomik sıkıntısı ve mal satma ihtiyacının olmadığı, aynı zamanda Bağ-Kurdan emekli olup sosyal güvencesinin de bulunduğu, dava konusu taşınmazlarını temlik etmesinin makul ve zorunlu bir sebebinin bulunduğunun tespit edilemediği, ölümünden sonrada terekesinde başka taşınmaz kaldığına dair bir delil bulunamadığı anlaşılmaktadır. O halde; taşınmazların mirasbırakan tarafından davalıya temlikinin bedelsiz, muvazaalı ve mirasçıdan mal kaçırma amaçlı olduğu, murisin bankadaki hesabına paranın yatırılması ve kısa sürede çekilmesinin muvazaalı işlemi gizlemeye ve yasal zemin hazırlamaya yönelik olduğu sonucuna varılmaktadır. Devamını Oku
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 2011/4674 K: 2012/1582
Kamulaştırma işleminin tamamlanmasıyla taşınmazın mülkiyetinin kamulaştırmayı yapan idareye geçeceği ve idare adına tapuya tescil edileceği yasal zorunluluktur. Koşulları oluştuğu takdirde kamulaştırma kapsamında kalan taşınmaz bölümleri hakkında mülkiyetin tespitine karar verilmesi gerekir. Kuşkusuz hak sahiplerinin kamulaştırma bedeli için genel mahkemede dava açma hakları mahfuz bulunmaktadır. Devamını Oku
Yargıtay 5. Hukuk Dairesi E: 2010/20060 K: 2011/5976 T: 5.4.2011
Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasıdır. Taşınmaza ilişkin geçerli bir kamulaştırma işlemi bulunmamaktadır. Bu nedenle davanın bedel arttırım davası olarak kabul edilmesi doğru olmadığı gibi, davacı tarafından da dava, kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davası olarak nitelendirilmiş ve bu yönde talepte bulunulmuştur. Kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davalarında yargılamanın her aşamasında ıslah talebinde bulunulabileceği gözetilerek, davacının buna ilişkin istemi de değerlendirilmek suretiyle hüküm kurulması gerekir. Devamını Oku
Yargıtay 18. Hukuk Dairesi E: 2015/9961 K: 2015/11994 T: 7.9.2015
İrtifak hakkından dolayı taşınmazda meydana gelmesi kaçınılmaz değer kaybında değer düşüklüğünün oranı, taşınmazın cinsi, niteliği, kullanım şekli, eski irtifak hakkının niteliği, taşınmazda kapladığı alan ve yeri, istikameti dikkate alınarak belirlenmesi gerekir Devamını Oku
Yargıtay 5. Hukuk Dairesi E: 2016/23867 K: 2017/13131
İrtifak hakkı sebebiyle değer düşüklüğü oranının taşınmazın tüm değerinin binde beşini geçemeyeceği, münavebeye esas alınan ürünlerin değerlendirme tarihi olan 2015 yılı Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü resmi verileri getirtilerek bilirkişi raporu denetlenip, sonuca göre karar verilmesi gerektiği. Devamını Oku
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi E: 2014/1739 K: 2014/3881
Dava konusu irtifak hakkının tesis ve tescili sırasında taşınmaz malikine bir bedel ödenip ödenmediği araştırılmalı ve irtifak hakkı terkininin bedelsiz olarak yapılıp yapılamayacağı hususunda bir değerlendirme yapılmayarak, terkin işleminin bir bedel karşılığında yapılacak olması halinde bu bedelin miktarı noktasında konusunda uzman bir bilirkişiden rapor alınmalı ve sonucu dairesinde bir hüküm tesis edilmesi gerekir Devamını Oku
Yargıtay 18. Hukuk Dairesi E: 2009/11210 K: 2010/5896 T: 13.04.2010
Mahkemelerin masrafların artmasına ve işlerin gecikmesine neden olabilecek uygulamalardan kaçınmaları gerekir. Mahkeme aşamasında yapılacak ilanen tebligatı, uzlaşma aşamasında yapmanın zaman, emek ve para kaybından başka bir işe yaramayacağı herkes tarafından bilinen bir gerçektir. Hal böyle olunca idarenin adresi bulunamayanlar yönünden uzlaşma girişimi söz konusu olamaz. Bu bakımdan araştırmalara rağmen adresi bulunamayan malikler yönünden pazarlık girişiminde bulunulmadan tespit ve tescil istemiyle dava açılması gerektiği Devamını Oku
Rüşvet Suçu Yargıtay Kararları
765 sayılı Kanuna göre rüşvet anlaşması ile suç tamamlandığı halde 5237 sayılı Kanuna göre rüşvet anlaşmasının tamamlanamaması halinde rüşvete teşebbüs suçunu oluşturur. 765 sayılı TCK.nun nitelikli rüşvet verme suçunu düzenleyen 213/1 maddesi hükmüne göre rüşvet vaat veya teklif olunmasıyla birlikte… Devamını Oku
Zimmet Suçu Yargıtay Kararları
Yargıtay 5. Hukuk Dairesi E: 2008/4255 K: 2009/9030: “Köy halkından olan kimsenin muhtarın zimmetinde katılan sıfatı alamayacağı” Köy muhtarı ve ihtiyar heyeti azası olan sanıkların zimmet ve görevi kötüye kullanma suçlarından müdahil sıfatını alabilecek surette doğrudan zarar görmesi söz konusu… Devamını Oku
Yargıtay Kararları Işığında Banka veya Kredi Kartlarının Kötüye Kullanılması Suçu
Banka veya Kredi Kartlarının Kötüye Kullanılması Suçu Nedir? 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda karşılığı bulunmayan banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçu 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Topluma Karşı Suçlar” başlıklı üçüncü kısmında 245. maddede düzenlenmiştir. Madde 5237 sayılı Kanunun… Devamını Oku
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2015/6448 K: 2016/10863 T: 26.12.2016
Önalım hakkı pay satışından 11 yıl sonra kullanılmıştır. Aradan geçen zaman içinde taşınmazın değerinde meydana gelen objektif artışlarla enflasyon olgusunun önalım bedelinin belirlenmesine etkisi de kabul edilmelidir. Bu hakkın şu veya bu sebeple geç kullanılmasından (somut olayda satışından 11 yıl sonra ferağ verilmesi) dolayı davacıyı, amaç dışında zenginleştirecek ve alıcı davalıyı da fakirleştirecek yorum ve sonuçlardan kaçınılmalıdır Devamını Oku
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2016/12388 K: 2017/9296 T: 12.12.2017
Satış tarihinden itibaren geçen uzunca bir süre sonra taşınmazın değerinde meydana gelen objektif olayların yarattığı kıymet değişikliklerinin, önalım davalarında davayı açan paydaşın ödeme borcuna yansıtılması gerekir. Özellikle, satış tarihinden uzunca bir süre geçtikten sonra açılan önalım davalarında, davacı paydaşın ekonomik ve objektif sebeplerle değişmiş yeni bedeli ödemeksizin, tapuda gösterilen bedelle payın tescilini istemesi Medeni Kanunun 2. maddesinde belirtilen objektif iyi niyet kuralı ile bağdaşmaz. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2009/6-32 K: 2009/69
TMK. 734.maddesi uyarınca da dava değerinin tapuda gösterilen satış bedeli ile alıcıya düşen tapu giderleri olduğu kabul edilmiştir. Böylece davaların kısa sürede açılıp, sonuçlandırılması amaçlanmıştır. Bu nedenle de tapuda gösterilen satış bedelinin esas alınması gerekmektedir. Ayrıca tapuda işlem yapan davalının kendi eyleminin geçersiz olduğuna dayanması mümkün değildir. Devamını Oku
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2009/6-31 K: 2009/68
Şufa davalarında dava değeri tapuda gösterilen satış bedeli ile alıcıya düşen tapu giderleridir. Mahkemece yapılan keşif sonucu belirlenen değere dayanarak görevsizlik kararı verilmesi doğru görülmemiştir. Devamını Oku
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2016/9716 K: 2017/388
Önalım hakkı payın satılması ile kullanılabilen bir hak olup satış, mülkiyetin tapu kütüğünde tescil edilmesi ile geçerlilik ve aleniyet kazanır. Bu nedenlerle, tescile ilişkin bildirim yapılmayan davacı, payın davalı adına tescilinden sonra iki yıl içinde dava açtığından hak düşürücü süre geçmemiştir. Dolayısıyla, davacıya çekişme konusu payın dava tarihindeki bedeli ile tapu harç ve masraflarından oluşan önalım bedelini depo etmesi için uygun bir süre verilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. Devamını Oku