cover

Suat Şimşek

  • Yazılar
  • Favoriler
  • Yorumlar
30 Kas, 2024

Yargıtay 5. Hukuk Dairesi E: 2011/2983 K: 2011/9938 T: 6.6.2011

Arazi niteliğindeki taşınmaza gelir metoduna göre değer biçilmesi yöntem bakımından doğrudur. Bu nedenle davacı idare vekilinin tüm, davalılar vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir. Münavebeye alınan silajlık mısır ve buğdayın üretim maliyetlerinin Tarım İlçe Müdürlüğünce gönderilen verilerde belirtilen; değişken masraflar faizi, genel idare giderleri ve arazi kirası dahil edilmeden hesaplanması için bilirkişi kurulundan ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekir Devamını Oku

30 Kas, 2024

Danıştay 6. Dairesi E: 2013/549 K: 2013/4734

Ruhsatlı yapının Afete Maruf Bölge ilan edilen alanda kalması ve yapının kullanılabilmesi için zorunlu olan fen ve sağlık kurallarına uygunluğunu yitirmesi nedeniyle davacının gerçek zararı doğduğundan tazminata hükmedilmesi gerektiği hakkında. Devamını Oku

30 Kas, 2024

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi E: 2013/5765 K: 2013/16006 T: 12.6.2013

Kamulaştırma bedelinin artırılması için açılacak davalarda Avukatlık Kanununa göre özel hüküm niteliği taşıyan Kamulaştırma Kanunu'nun ilgili hükümleri öncelikle uygulanacaktır. Davalı, Avukatlık Kanunu'na göre nisbi ücret talep edemez. Kamulaştırma Kanunu gereğince kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davasında maktu vekalet ücretine hak kazanır. Devamını Oku

30 Kas, 2024

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi E: 2006/4461 K: 2008/3352 T: 10.3.2008

Avukatlık kanununa ve kamulaştırma kanununa göre kamulaştırma davalarında dava değerinin belli bir yüzdesinin ücret olarak kararlaştırılması B.K.nun 19. maddesi gereğince geçersizdir. Mahkemece hükmolunan değer üzerinden davacı avukatın hak ettiği ücretin belirlenmesi gerekir. Mahkemece, yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. Devamını Oku

30 Kas, 2024

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2011/6-38 K: 2011/225 T: 27.4.2011

Temlik işleminin tarafları arasında teyze-yeğen ilişkisi bulunması ve tarafların akraba olması karşısında Yerel Mahkemenin, "27.3.1957 tarih 1956/12 E: 1957/2 K: sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanabilmesi için temlik işleminin tarafları arasında akrabalık ilişkisi bulunmasının yeterli olduğu, doğrudan mirasçılık ilişkisinin aranması gerekmediğine" ilişkin direnme kararı yerindedir. Devamını Oku

30 Kas, 2024

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2016/4268 K: 2016/8478 T: 18.10.2016

Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı bir kimsenin payını akrabasına satması hali ile ilgilidir. Davaya konu olayda satış tarihi itibariyle davalı ile payını devreden arasında akrabalık ilişkisi bulunmadığına göre davacıya tapu kaydında gösterilen satış bedeli ve tapu harç ve masrafları üzerinden önalım bedelini depo etmesi için uygun bir süre tanınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Devamını Oku

30 Kas, 2024

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2014/6-324 K: 2015/2787

Pay devrinin inşaat yapım sözleşmesi nedeniyle yapılması halinde önalım hakkı kullanılamayacaktır. Bu durumda dava konusu temliki işlem arsa payı devri karşılığı inşaat yapım sözleşmesi gereğince yapılmış olduğundan ve gerçek bir satış niteliğinde bulunmadığından, davacının ön alım hakkını kullanması mümkün değildir. Devamını Oku

30 Kas, 2024

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2014/5484 K: 2014/10703 T: 30.9.2014

Dava konusu taşınmaz tüm paydaşların katıldığı resmi şekilde düzenlenmiş bir arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine konu edilmediğinden ifa kabiliyeti bulunmamaktadır. Dolayısıyla önalıma konu payın arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlendiği gerekçesiyle davalıya devredildiği yani gerçek bir satışın söz konusu olmadığından bahsedilemez. Devamını Oku

30 Kas, 2024

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2016/1528 K: 2016/4782 T: 19.4.2016

Arsa payı devri karşılığı inşaat yapım sözleşmesi gereğince yapılmış devirlerin gerçek satış olmadığı TMK'nın 2 ve 3. maddeleri uyarınca herkes haklarını kullanırken dürüstlük kurallarına uymak zorunda olduğu Devamını Oku

30 Kas, 2024

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2013/6-42 K: 2013/410 T: 27.3.2013

Dava, önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. önalım hakkı sadece taşınmazda pay satın alan üçüncü kişilere karşı kullanılabilir, yani taşınmazda daha önceden paydaş olan kişiye karşı önalım hakkı kullanılamaz. Bağımsız bölümler fiilen de taksim edilip, yıllardır her paydaş kendi payını kullandığına ve davalının da davaya konu bağımsız bölümler üzerinde yıllardır herhangi bir hak talep etmediğine göre, artık bu bağımsız bölümlerde daha önceden paydaş olduğunu ve kendisine karşı önalım hakkının kullanılamayacağını ileri sürmesi TMK'nun 2.maddedeki iyiniyet kuralı ile bağdaşmaz. Devamını Oku

30 Kas, 2024

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E: 2008/10311 K: 2008/12681 T: 17.11.2008

BK'nın 225/2. maddesi hükmü gereğince ihtiyari açık artırma yoluyla yapılan satışlarda satış, ihale memurunun ihaleyi açıklamasıyla gerçekleşir ise de, aynı Yasa'nın 231 ve TMK'nın 705. maddeleri gereğince, mülkiyet ancak tapuya tescille geçer. Bu şekilde yapılan satış nedeniyle kullanılacak onalım hakkına ilişkin iki yıllık hak düşürücü sürenin tapuya tescil tarihinden itibaren başlaması gerekir. Devamını Oku

30 Kas, 2024

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E: 2008/10912 K: 2008/13199 T: 25.11.2008

Onalım hakkı sahibine, alıcı veya satıcı tarafından noter aracılığıyla yasanın emredici hükmü gereği bildirim yapılmamışsa, hak sahibinin satışı öğrendiği ileri sürülerek hak düşürücü sürenin başladığının kabulü olanaklı değildir. Devamını Oku

30 Kas, 2024

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E: 2009/4262 K: 2009/8644 T: 20.10.2009

Davalı, onalım hakkına konu edilen paydan önce aynı taşınmazda pay satın almak suretiyle paydaş bulunmaktadır. Pay iktisap eden kimse üçüncü şahıs olmadığından, yasa gereği diğer paydaşların onalım haklarını kullanmaları mümkün değildir. Devamını Oku

30 Kas, 2024

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E: 2009/7141 K: 2009/10701 T: 08.12.2009

Önalım hakkının kullanılması için belirlenen üç aylık hak düşürücü, sürenin işlemeye başlaması için satışın onalım sahibine alıcı veya satışı tarafından noter kanalıyla bildirilmiş olması gerekir. Onalım sahibinin satışı kesin olarak başka bir şekilde öğrenmiş olması hak düşürücü sürenin işlemesine yol açmaz. Burada "Noter kanalıyla bildirim yapılması" koşulu emredici yasa hükmünden doğan mutlak bir koşuldur. Devamını Oku

30 Kas, 2024

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E: 1994/3927 K: 1994/4201 T: 11.04.1994

Şufalı payın ilişkin bulunduğu taşınmaz mal 2886 sayılı Yasanın 45. maddesi uyarınca, açık teklif sureti ile ihaleye çıkarıldığı ve yapılan ihale sonunda payın davalıda ihale suretiyle kaldığı anlaşılmaktadır. BK.nun 225. maddesinin 2. fıkrası uyarınca, ihtiyarı ve aleni müzayedelerde satış akti, satıcının ihalesi ile vücut bulur. Bu suretle tamamlanan ihalenin de resmi memur huzurunda yapılan satış akti yerine kaim olması gerekir. Böylece, tekemmül eden satış aktine muttali olduğu tarihten bir ay içersinde şufa hakkını kullanma yetkisi doğar. Devamını Oku

28 Kas, 2024

Yargıtay 5. Hukuk Dairesi E: 2013/18061 K: 2014/4367 T: 20.2.2014

İmar planında park ve yolda kalan taşınmaza kısmen el atıldığından, proje bütünlüğü ilkesi gereği bu taşınmazın tamamının bedelinin tespit ile tahsiline hükmedilmesi gerektiği Devamını Oku

28 Kas, 2024

Yargıtay 5. Hukuk Dairesi E: 2015/2534 K: 2015/15563

Dava konusu taşınmaz karışık meyve bahçesi niteliğinde kabul edilmesine rağmen, hakim olan meyve ağaçlarının cinsi bilirkişi raporunda belirtilmemiştir. Bu durumda; mahallinde bilirkişi kurulu eşliğinde keşif yapılarak davaya konu taşınmaz üzerindeki meyve ağaçlarının cins ve adetlerinin ayrı ayrı belirtilmek suretiyle karışık meyve bahçesi veya kapama meyve bahçesi niteliği taşıyıp taşımadığının tespit edilip sonucuna göre karar verilmesi gerektiği. Devamını Oku

28 Kas, 2024

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi E: 2012/2441 K: 2012/22006

Kamulaştırma Kanununun geçici 6. maddesinin son fıkrası gereğince; bu madde uyarınca ödenecek olan tazminatın tahsili sebebiyle idarelerin mal, hak ve alacakları haczedilemez. Anılan yasal düzenlemelerde idare aleyhine takip yapılamayacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakta, sadece ödenecek tazminatın tahsili sebebi ile idarenin mal, alacak ve haklarının haczedilemeyeceği belirtilmektedir. Devamını Oku

28 Kas, 2024

Yargıtay 5. Hukuk Dairesi E: 2010/22209 K: 2011/7974 T: 5.5.2011

Dava, imar uygulaması sebebiyle bedele dönüştürülen davacı payına takdir edilen karşılığın arttırılması istemine ilişkindir. 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanununun 31. maddesinde yasak işlemler sayılmış olup, belirtilen temlik işlemi, mahkemenin kabulün de olduğu gibi bu yasaklara girmekte ise de; müeyyidesi dava açamamak olmayıp aynı yasanın 33. maddesi uyarınca cezai sorumluluğu gerektirir. Bedel arttırım davasında işin esasına girilerek hüküm kurulması ve yasak işlemi yapan avukat hakkında da adli ve idari yönden suç duyurusunda bulunulması gerekir. Devamını Oku

25 Kas, 2024

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E: 2004/2574 K: 2004/2706 T: 13.4.2004

Önalım davalarında bedel, davalı ile satıcı paydaş arasında yapılan satım sebebiyle davalı tarafından ödenen satım bedeli ile tapu harç ve masrafı toplamından ibarettir. Satım tarihi ile dava tarihi arasında uzunca bir süre geçmişse payın dava tarihindeki değeri belirlenerek o miktarın şufa bedeli olarak kabul edilmesi icabeder. Bu süre dosya özelliği iktisadi hayattaki değişiklik dikkate alınarak belirlenir. Devamını Oku

25 Kas, 2024

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E: 2001/5821 K: 2001/6127 T. 10.9.2001

Dava konusu pay 2.000.000.000.-TL bedelle davalı tarafından satın alınmış davacı da dava dilekçesinde satış bedelinin muvazaalı olarak yüksek tutulduğunu, taşınmazın dönümünün aslında 150.000.000.-TL olduğunu iddia etmesine rağmen bu hususu kanıtlayamadığından ispat edilmeyen miktar üzerinden kendisini davada vekille temsil ettiren davalı lehine vekalet ücreti takdir edilmesi gerekir. Devamını Oku

25 Kas, 2024

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2017/65 K: 2017/8677 T: 21.11.2017

Mahkemece, tapuda gösterilen bedel üzerinden ve davalı vekilinin ön inceleme duruşmasından önce kabul beyanı dikkate alınarak önalım hakkının tanınmasına karar verilmiştir. Bu durumda, yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesi ve dava açıldığında harcı yatırılan davaya esas değer üzerinden davacı yararına ve ön inceleme duruşmasından önce davalı vekilinin kabul beyanı dikkate alınarak vekalet ücretine hükmedilmesi ve davalıdan harç tahsili gerekirken; davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına ve davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına karar verilmesi. Devamını Oku

25 Kas, 2024

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E: 2010/1065 K: 2010/7382

Önalım davalarında dava sonunda verilecek karar mülkiyetin aktarılmasına ilişkin bir karar olduğundan İçtihadı Birleştirme Kararı'nda da belirtildiği üzere davanın sonunda nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekir. Medeni Kanun'un 734/1. maddesi hükmü gereği önalım hakkı ancak dava açılarak kullanılabileceğinden taşınmazda pay satın alan davalı, önalım hakkının kullanılması yönünden davanın açılmasına sebebiyet vermiş olmakla davanın kabulüne karar verilmesi halinde vekalet ücreti ve yargılama giderlerinden sorumludur. Devamını Oku

Bankacılık Zimmeti Suçu
25 Kas, 2024

Bankacılık Zimmeti Suçu

Bankacılık zimmeti suçu, 4389 sayılı Kanun’un “Adli Suç ve Cezalar” başlıklı 22. maddesinin 3. fıkrasında; “Banka yönetim kurulu başkan ve üyeleri ile diğer mensupları görevleri dolayısıyla kendilerine tevdi olunan veya muhafazaları, denetim veya sorumlulukları altında bulunan bankaya ait para veya… Devamını Oku

Listelenecek herhangi bir yazı bulunamadı.
Listelenecek herhangi bir yorum bulunamadı.